Dedi ki... "Sağ olsun, sayın Başbakan kadro verdi. Henüz uygun bir ismi bulup değerlendiremedik!
Ama düşünüyoruz.
Rütbeli personelle bir yere kadar oluyor."
Çankaya Köşkü'ndeki 29 Ekim Daveti'nde Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel'in işaret ettiği konu
"Profesyonel, sivil iletişim danışmanı idi."
Hatta iç ve dış politik gelişmeleri yorumlayıp, istişare edecek bir emekli büyükelçi ile çalışmayı dahi düşündüğü izlenimini edindik.
Org. Özel'in, dün gazetelere yansıyan açıklamalarına gelince...
Aynı anda istifa iması da kararlı duruş da içeren o sözleri, ortama ve komutanın mantık örgüsüne göre okumak lazım. Zira Genelkurmay Başkanı basına karşı önce alışılmış mesafeli tavrını sergiliyor, sonra bir şekilde görüşlerini paylaşıyor.
Ve bu soru- cevap trafiği, farklı zaman aralıklarında geliştiği için ana mesaj kaybolabiliyor.
İlk nokta şu... Belli ki Org. Özel, bir hayli dolmuş. Özellikle Balyoz Davası sonrası yapılan yorumlardan, ceza alan ve almayan personelin kuvvet komutanlıklarına göre dağılımı üzerinde üretilen spekülasyonlardan, Hasdal'da verdiği iddia edilen sözlere dayalı istifa çağrılarından etkilenmiş. Bilhassa Silahlı Kuvvetler'in emir- komuta zincirini, mutlak itaat ve disiplinini zedeleyebilecek bünyesel gelişmelere karşı teyakkuza geçmiş.
İkincisi... Org. Özel, geçiş dönemlerinin sancılı olduğunu kabul ediyor. Askeri, asli işine odaklamaya, siyasetten uzak tutmaya çalışıyor. Çağdaş demokrasilerde askerin olması gereken konumuna atıfta bulunan çevrelerden sanki destek bekliyor.
Veya "Beni hedef tahtasına oturtursanız, ben de bir insanım, yarın beni de bulamayabilirsiniz" diyerek, en azından yorum ve eleştirilerde insaf sınırının aşılmaması gerektiğini vurguluyor.
Son husus... İki yılın özeti gibi... "Elimi taşın altına koyarak bu göreve geldim. TSK, milletin ordusudur.
Milletin güvenine layık olmaya gayret ediyorum. Başka hiçbir beklentim yok!" diyerek, aldığı kararları gelecek kaygısı ile ilişkilendiren alt kadroların, emekli komutanların ve bazı asker ailelerinin baskısına karşı duruş sergiliyor.
Bu durumda bize...
"Diren Paşam, yargıyı tarih verir nasılsa" demek düşüyor.