Neymiş efendim? Kucaklayıcı değilmiş.
Deneyimsizmiş. Programı yokmuş.
Farklılıkları gözetmemiş. Uyarıları dinlememiş!
Geçin efendim geçin!
Seçilmiş hükümeti, silah zoruyla devirmenin hiçbir makul gerekçesi olamaz.
Seçimle gelen, yine seçimle gider.
Bir sonraki sandık kuruluncaya kadar demokratik tolerans göstermek gerekir!
Mısır'daki darbeyi mazur görenler,
"Aman demokrasi bize de uğrarsa ne yaparız sonra?" diye korkanlar,
Darbeyi finanse edenler,
Sadece İsrail'in güvenliği adına iki yüzlü politikalar izleyenler,
Ve maalesef Kahire'deki askeri müdahale üzerinden Ankara'ya örtülü mesaj vermeye kalkışanlar...
Biliniz ki bunların hepsi "büyük ayıplar hanesine" yazıldı.
Dünden itibaren Kahire'de yaşananlar ise bir daha unutulmamak üzere tarih kitaplarının kanlı sayfalarında yerini aldı. Kendi halkıyla savaşan yönetimlerin, onların iç ve dış destekçilerinin uzun vadede kazanan taraf olamayacağı gerçeğini bir kez daha hatırlattı.
Türkiye'ye gelince...
İlkesel siyaset izlemesi dahi eleştiri konusu yapılıyor. Hatta aba altından sopa gösteriliyor. "Suriye kapısı kapandı, bir de Mısır üzerinden kurulan Ro-Ro köprüsü yıkılırsa dış ticaret ağır yara alır, darbeye arka çıkan Körfez ülkeleri İstanbul'a gönderdiği sermayeyi çekerse ekonominin dengeleri bozulur" deniliyor. Bütün bunlar bile oynanan oyunun ne kadar kirli olduğunu anlamaya yetiyor!