8 yıl öncesini dün gibi hatırlıyorum. TÜPRAŞ'ın çoğunluk hisselerinin satışı için yapılan ihale süreci film şeridi gibi gözümün önünde...
Geçtiğimiz hafta; Koç Grubu'nun motoru TÜPRAŞ-Opet'te "aramalı inceleme" başlatılınca, notlarımda kalan önemli bir detayı fark ettim.
TÜPRAŞ'ın değerinin ne olacağı tartışılırken, rafineri sektörünün önemini giderek yitirdiği, çevremizdeki ülkelerin rafinerilerle dolu olduğu, hampetrol işlemesi yerine ürün ticaretinin ön plana çıktığı anlatılıyordu. Yani, TÜPRAŞ için "stratejik değil" tezi savunuluyordu. Oysa bildiğimiz TÜPRAŞ hem vergi dairesi gibi çalışır hem de akaryakıt piyasasında başrolü oynar.
Sonra... Koç Grubu'nun, TÜPRAŞ'a teklif vermeden önce, çok farklı çevrelere danıştığı aklıma geldi. "Nasıl oldu da o tarihte 4 milyar 140 milyon dolar teklif edildi?" Veya "Koç Ailesi, ihalede 5 milyar dolara kadar çıkmayı neden göze aldı?"
İşte bu soruların yanıtları, Türkiye ekonomisine kimlerin yön verdiği, siyasi dinamikleri kimlerin belirlediği ile yakından ilgili.
Zira, TÜPRAŞ için denilmişti ki... "Hükümetlerin kaderini etkileyecek kadar önemlidir!"