Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Uçaktaki hava

ANA uçağı. Saat gece yarısını çoktan geçmiş. Tunus'tan dönüş yolundayız.
Başbakan
Tayyip Erdoğan'ı karşılamak üzere binlerce kişinin İstanbul Atatürk Havalimanı'na akın ettiği bilgisi hâlâ taze. Aslında gün boyu hummalı bir çalışma vardı. Başbakan'ın ekibi, alanda toplanan partililere yapılacak konuşmaya, daha doğrusu gerek içeriye gerekse dışarıya yansıyacak mesaja son şeklini veriyordu.
Nitekim çok geçmeden uçaktaki sohbette ilk değerlendirmeler gelmeye başladı.
Önce, "Taksim Gezi Parkı Meselesi'ne" nasıl bakıldığını aktararak başlayayım...
AK Parti, yaklaşık 3 ay önce sınırlı ölçüde kitlesel nitelikte olaylar çıkabileceği duyumunu almış. Ancak olası gerilimin AKM'nin yıkılması veya Topçu Kışlası üzerinden çıkabileceğini öngörmüş. Çevre duyarlılığı ile fitilin ateşlenebileceğini tahmin etmemiş.
"Doğanın korunması, ağaçlandırma en güçlü olduğumuz alan" diye düşünmüş.
Yani, protestoların başlangıçtaki gerekçesinin masumane oluşu, ilk etapta tepkilerin zincirleme reaksiyonla başka noktalara varabileceği kanaati uyandırmamış.

***

Gelinen aşamada, Taksim merkezli toplumsal dip dalgayla birlikte şu resim çiziliyor:
1. Halka: Samimi çevreciler.
2. Halka: Marjinal unsurlarla destekli ideolojik çekirdek grup.
3. Halka: AK Parti'ye muhalif ancak şimdiye kadar çatışmadan uzak duranlar.
4.Halka: Yeni kuşak, heyecanlı gençlik.
Olayların ilerleyen günlerdeki seyri ve 68 şehre yayılması ise bu hareketin liderliğini profesyonel örgütlerin üstlenmesi, diğer grupların farklı gerekçelerden kaynaklanan duygusal tepkilerini belirli noktalara kanalize etmesi olarak yorumlanmış.
***

Burada kritik husus, Taksim eylemcilerinin kısa sürede nasıl dış destek bulabildiği ve büyük sermaye çevrelerince de himaye edilebildiği...
AK Parti'de hâkim kanaat şu:
"Bu girişim, Yeni Türkiye'ye diz çöktürme planıyla ilintili. Doğrudan Tayyip Erdoğan'ın hedef alınması da bunun göstergesi. Amaç, karizmanın çizilmesi, liderlik kristalinin çatlatılmasıydı.
2014-2015'te yapılacak seçimlerden AK Parti'nin galip çıkacağı, en az 10 yıl daha ülkeyi yönetebileceği görüldüğü için ön alma çabası sergilendi.
"
Ayrıca; Türkiye'nin bölgesel ölçekte "güç biriktirmesi" dışarıda önceleri gıpta ile sonra kıskançlıkla karşılandı ve giderek husumete dönüştü. Açık biçimde, Türkiye'yi istikrarsızlaştırma, gücünü zayıflatma sürecine küresel katkı sağlandı.
***

Yine AK Parti kurmaylarına göre, esasen bu krizin çıkması bir bakıma hayırlı oldu. Bu sayede,
1- Sütre gerisine çekilen güç odakları ortaya çıktı.
2-Neredeyse rehavete katılan parti teşkilatları kendine geldi.
3- Bilhassa iş dünyasının önde gelen aktörlerinin tweetlerindeki ifadeleri, irrasyonel sayılabilecek tavırları da toplumsal kriz üretip, altını ekonomik belirsizlikle besleme ve buradan siyasal kriz çıkarma niyetini deşifre etti.
***

Ve son konu... Acaba, "Hükümet geri adım atacak mı?" Veya "Bundan sonra ne olacak?"
Benim gözlemim,
1- Kaygılarını demokratik yollarla dile getirenler ile çatışmacı gruplar ayrıştırılacak.
2- Gençlerin isteklerine kulak kabartılacak.
3- Toplumun her kesimi için yeni iletişim kanalları açılacak.
4- 3. Köprü'nün ismi değiştirilecek.
Fakat "Sokağa çıkılarak sonuç alınabiliyor, hükümet dize getiriliyor" anlayışına geçit verilmeyecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA