Cevabı merak edilen üç güncel soru etrafında AK Parti'nin iç dinamiklerine bakmakta yarar var. Sorular belli, sonuçları çetin ama değerlendirme biçimi gayet sakin.
1- Terör örgütü çekilirken güvenlik güçlerine "yazılı emir" verilmesi şart mı?
2- Çözüm süreci başarısızlığa uğrarsa ne olur?
3- AK Parti'nin, yeni anayasa için BDP ile işbirliğine girmesi risk yaratmaz mı?
Oldukça zorlu, bir o kadar da hassas süreci yönetirken kötü senaryoyu düşünmek, buna dair görüş belirtmek esasen doğru değil. Nitekim gerek kabine üyeleri gerekse milletvekilleri kamuoyuna açık toplantılarda bu yönde değerlendirmede bulunmaktan özenle kaçınıyorlar. Ama özel sohbetlerde her seçenek üzerinde duruluyor. Çoğu zaman Başbakan Tayyip Erdoğan'ın aynı konularda nabzı tutuluyor, düşüncesi soruluyor...
***
Birinci husus, PKK'lı teröristlerin Türkiye dışına çıkışı... Teknik düzeyde kalması ve az konuşulması gereken bu aşama, örgütün Kandil kanadının ikilemi, zamana oynama taktiği, siyasal ve hukuki teminat arayışı yüzünden fazlasıyla ortalığa döküldü. Tam bu sırada asker ve polis adına kaygılar da dışa vurdu. "
PKK'lılar çekilecek, asker görmezden gelecek" demek mümkün mü? Tabii ki hayır. Ama PKK'lılarla askerin karşı karşıya gelmemesi mümkün. Öyle ya terör örgütü mensupları zaten sınırlarımızdan içeri girmemeliydi. Girerken görülemedikleri için nasıl kimseden hesap sorulmuyorsa, çıkarken de hesap sorulmayacağını kabul etmek durumundayız. Ama buna rağmen siyaset kurumu, asker ve polisin rahat çalışması adına bir görevlendirme yönergesi hazırlıyor. Hem örgütün çekilmesi hem de silahlarını bıraktığı yerlerin tespiti birbirini tamamlayan adımlar olarak planlanıyor. İmralı mektupları da devletle çizilen yol haritasının örgütün silahlı kanadına tebliği anlamına geliyor.
***
İkinci husus, çözüm sürecinin umulan sonuçları vermemesi ihtimali...
Bu noktadaki yaklaşım "
mütevekkil." Yani... Elden gelen gayreti gösterip, sonrasını Allah'ın büyük iradesine bırakma hali. Özeti ise şöyle:
"
Millet bizden sorunu çözmemizi istedi. Biz de halis niyetle bu işe soyunduk. Denenmemişi deneme kararı aldık. Neticesi inşallah hayır olur. Olmazsa... Çıkar milletin huzuruna, anlatırız. Yine de çözüm uğrunda mücadelemizi sürdürürüz!"
***
Ve üçüncü husus.
Yeni Anayasa... 4 partili mutabakat sağlanamazsa hangi arayışlara girileceği. Daha doğrusu, AK Parti ile BDP'nin bir araya gelip, anayasayı referanduma sunacak 330 milletvekili sayısına ulaşmayı deneyip denemeyeceği. Parlamento içi ve parlamento dışı tepkiler. Hatta muhtemel kayıplar... Burada da "
kaderi" dışlamayan siyasi hava hâkim. Vakti zamanında BDP, anayasa değişikliğine destek vermemiş hatta parti kapatmayı güçleştiren maddenin oylamasına dahi katılmamıştı.
Şimdi, milletin beklentisini karşılayan, değerlerini gözeten, sivil, özgürlükçü, kuşatıcı anayasa için ortak zemin bulunabilirse ne ala? Nihayetinde, son sözü millet söyleyecek. O millet; gerçek niyeti, samimiyeti her zaman takdir etmedi mi?