Devletin ortak aklından süzülen güncel yorum şöyle...
"Türkiye Cumhuriyeti, bir imparatorluk mirasını da bünyesinde taşıyor. Geçtiğimiz yüzyılda farklı dini ve etnik unsurlar imparatorluk çatısı altında bir arada tutulabiliyordu. Bugünün dünyasında farklılıkların zenginliğe dönüşmesi, barış içinde birlikte yaşaması, kültürünü ve kimliğini koruması ancak yüksek demokratik standartlarda mümkün olabilir!"
***
Bu anlayış son derece önemli. Zira, 2009'da Kürt sorununun çözümü yolunda gelişen iradenin bugün vardığı zorlu noktayı da açıklıyor, halen devam eden süreci de... Burada şu hususlar gizli...
Ankara'nın,
"Kürt sorunu" tanımlamasından uzaklaşıp,
"Kürt kökenli vatandaşların sorunları" vurgusuna yaklaşması...
"Terörle mücadele, siyasetle müzakere" konsepti geliştirmesi...
Kürt kökenli vatandaşların, terör örgütü ve uzantılarının baskısından kurtarılıp
"özgürleştirilmesi" fikrine varması...
1990'lar sendromuna kapılmadan, hukuk ve insan hakları sınırında mücadeleye yönelmesi...
KCK'nın meşru siyasetin aracı olamayacağını kesin olarak kabul etmesi ve bir dizi operasyona yönelmesi...
***
Devletin zirvesi,
"Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi"nin, Kürt siyasetinde tam ve doğru anlaşılmadığı, hatta istismar edildiği kanaatinde. Kurum ve kuralları ile devletin sergilediği iyi niyetin, neredeyse zafiyet gibi algılandığı görüşünde. Bu nedenle
"gereğinin yapılmasına hükmetmiş durumda!"
Milli Güvenlik Kurulu'ndaki hâkim hava da şöyle:
"Devlete karşı güç gösterisi mi yapılıyor? Devletin gücü mü test edilmek isteniyor? Samimi çabalar bilek bükme olarak mı algılanıyor? Eğer öyle ise büyük hataya düşülüyor. Madem öyle, devletin gücünü de kararlılığını da görürler!"
Bugünkü keskin tutum,
"terörden arınmış ifade ortamı" oluşturma ve
"siyasi kanalları açık tutma" çabasını
"yanlış değerlendirenler" veya
"fırsattan istifade daha fazlasını talep edelim" diyenlerden kaynaklanıyor. Üstelik BDP'lilerin savunduğunun aksine KCK kesinlikle sivil siyasetin simgesi sayılmıyor. Kürtlerin demokratik yöntemlerle örgütlenmesi olarak da görülmüyor. KCK operasyonları, terörle mücadelenin en kritik bölümü olarak sunuluyor.
Anlaşılan o ki...
Terör örgütü PKK'nın silahlı eylem kapasitesi en aza indirilmedikçe,
Terör örgütünün arkasına saklanan siyasetin sürdürülemez olduğu anlaşılmadıkça,
Örgütü zinde tutan sivil kisveli aktörler tasfiye edilmedikçe Ankara'da bugünkü reçetenin değişmesi ihtimal dışı...