Soma'daki facia hepimizi işçilerin sorunları üzerine düşündürmeli diye yazmıştım. Birkaç yazıdır da emekçilerin refah seviyesinin iyileştirilmesi meselesine dair yazıyorum. Bu facia sadece işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunu değil işçi ücretlerinin nasıl artırılabileceği konusunu da ülke gündemine getirmelidir. Öte yandan bu noktada şöyle bir sıkıntı var... İktisadi alandaki hak arayışıyla sivil alandaki hak arayışı arasında temel bir fark var: Sivil hak arayışları diğer insanlarla ilgili hiçbir yükümlülük getirmez oysa öbüründe başkalarının da sırtına yük biner...
***
Yani Kürt dilinin hak alanı genişlediğinde, hiçbir kimse zarar görmez. Başörtülü kadınlar okullara ve devlet dairelerine girebildiğinde de öyle. Ruhban okulu açıldığında da. Cemevleri resmi statü kazandığında da... Ama "sosyal haklar" denen şey, mesela "konut hakkı", birilerinin cebinden alınan parayla yapılacak bir şeydir. Çeşitli sebeplerle evsiz olan, sokakta yatan bir insana ev sağlanabilmesi için başka yurttaşların kazancına el koymak gerekir. Dolayısıyla "sosyal devlet" uğruna başka bir emekçinin hakkının gasp edilmesi gerekir... "Kendi anadilini kullanma hakkı" ile "konut hakkı" aynı vicdani bağlamda ifade edilemez...
***
Batı literatüründe de solcular sürekli sosyal haklar bağlamında vicdan merhamet, hakkaniyet gibi kelimeleri dışlarlar... Bu konuları "sosyal devlet ve sosyal haklar" bağlamında mütalaa ederler... "Başörtülü bir yurttaşın memur olma hakkı" ile "evsiz bir yurttaşın konut hakkı"nı aynı bağlamda ele almak bilakis haksızlık ve adaletsizliktir...
***
Öte yandan hiç şüphe yok ki Türkiye olarak açta ve açıkta hiçbir yurttaşımızın kalmaması için seferber olmalıyız... Bir toplumun vicdan ve merhamet duyguları bu durumu kaldıramaz, kaldırmamalıdır... O yurttaşımızın tamamen kendi hatalarından kaynaklansa bile açlık ve açıktalık durumu (yani sömürülme, adaletsizlik ya da hak ihlali gibi bir gerekçe hiç olmasa bile) yine de o yurttaşa bu toplum sahip çıkmalıdır... Bu, "hakların ya da sosyal adaletin sağlanması" meselesi değildir. O yurttaş o gelir seviyesini "hak etmemiş" olabilir... İşte orada mermer kafalı pozitivist solcular ile vicdansız ve sinik pozitivist sağcıların birlikte karşı çıktıkları ahlaki değerler devreye girer...Vicdan, hakkaniyet ve merhamet... Toplum olarak bu üç değere çok ihtiyacımız var. Aslında tüm dünya toplumlarının da öyle...
SİNAN VARDAR'IN ÖNERİSİ
Önemli bir futbol adamı olan ve aynı zamanda Fotomaç'ta yazan Sinan Vardar Soma konusunda çok doğru bir öneri yaptı geçenlerde. Ben de bu öneriye Ahaber'de tam destek verdim. Soma Linyit bu sene amatör kümeye düştü.Derhal TFF kararıyla Soma 3. ligde tutulmalıdır ve firmalar da bu takıma sponsor olmalıdır. Biliyorum şimdi birileri bu fikri küçümseyecek ama bu kişiler Soma gibi küçük ilçeler için futbolun önemini bilmeyenlerdir.
Yıldırım Demirören bir dönem beraber çalıştığı Sinan Vardar'ın önerisini dikkate almalı...