Etyen Mahçupyan'ı ilk kez 1996'da Kanal 6'da Beyin Fırtınası isimli programda görmüştüm. Programın katılımcısı diğer isimler Taha Akyol, Abdurrahman Dilipak ve Ataol Behramoğlu; moderatör ise Işıl Alatlı idi. Yaşım daha 15'ti ve benim de beynimde değişim fırtınaları esiyordu. Sabahlara kadar okuyor ve zihnimi işgal eden meseleler üzerine düşünüyordum.
Okul mokul takmıyordum. O programda Mahçupyan'ın dediği çoğu şeyi tam anlamamıştım belki ama konuşan kişinin sahiciliği ve entelektüel derinliğinin fark yarattığı açıktı.
***
Eylül 1996'da rastladığım o programdan sonra Mahçupyan'ı hep takip ettim.
Yazdığı tüm kitapları ve yazıları istisnasız okudum. Bir okuduğunu ve gördüğünü bir daha unutmayan bir yapıda olduğum için de yazdığı ve konuştuğu her şey aklımdadır.
Mahçupyan'ın katılmadığım entelektüel yaklaşımları olmuştur. Mesela liberalizmi fikirler tarihinde konumlandırdığı yeri isabetli bulmam. Normatif anlamda bazı noktalarda Mahçupyan'dan farklı düşünürüm ama bugüne kadar Mahçupyan'ın topluma ve siyasete dair makro teşhislerinde 18 yılda bir kez -evet bir kez- bile yanıldığını görmedim.
***
Bazı geçici mikro teşhislerinde yanıldığı yerleri hatırlıyorum. Ama makro meselelerde bu adam kusursuza yakın bir teşhis ustasıdır.
Tıp adamı olsaydı meşhur Amerikan dizisindeki
Dr. House karakteri gibi
Mr.
Diagnosis olurdu. Söz konusu toplum ve siyaset ise bu ülkede ne olduğunu, gelecekte ne olacağını toplumun ve siyasetin ne yöne evrileceğini, Mahçupyan'dan daha iyi teşhis ve tahlil eden yoktur Türk münevverleri arasında.
Bu konuda Türkiye'de tartışmasız bir numaralı entelektüel Mahçupyan'dır.
***
Sosyal ve siyasal sorunlarımızın tedavi yöntemleri konusunda Mahçupyan'dan farklı düşünebilirsiniz ama teşhis objektif bir olgudur ve bir zekâ ve yetenek meselesidir.
Hastalıkları teşhis etmek noktasında yanılırsanız zaten tüm tedavi önerileriniz boş çıkar. Namussuz ve ilkesiz olanları zaten çöpe atın ama şu an birçok namuslu ve ilkeli duruş sahibi aydın da bu sorunu yaşıyor. Mevcut Türkiye toplumunu doğru teşhis edemiyorlar ve teşhis olmayınca ezberlenmiş tedavi reçetelerini sıralamanın entelektüel görünmeye yeterli olduğunu sanıyorlar. Bu sürecin neticesinde sürekli yanılıyor ve çuvallıyorlar. Oysa bir olayı yanlış teşhis ettiğin zaman birilerince manipüle edilmen de çok kolaylaşıyor. Nitekim birçok sevdiğim yazar bu süreçte vesayetçi bir projenin parçası haline geldiler, bu zihinsel yeteneksizlikleri yüzünden.
***
Mahçupyan'ın berrak ve billur teşhis yeteneği kendisiyle farklı felsefi konumdaki itibarlı entelektüeller tarafından da hep teslim edilmiştir. Liberalizm- demokratlık denklemi konusunda Mahçupyan'la sert bir polemiğe girmiş saygın profesör
Atilla Yayla da her zaman teşhis noktasında Mahçupyan'ın üstün yeteneklere sahip bir aydın olduğunu ifade etmiştir. Yayla- Mahçupyan polemiği sonradan kitaba da dönüşmüştü.
Elbette bu iki entelektüel arasındaki nitelikli polemik şimdilerde şahit olduğumuz dandik ve şahsi polemiklere benzemiyordu.
Her konuda çuvalladığı ve ahlaken iflas ettiği halde hâlâ eziklik ve kompleksle şu sıralar Mahçupyan'a saldıranları önemsemeyin.
Zaten Mahçupyan da hayatı boyunca böylelerini önemsemedi. Toplumun ve siyasetin gidişatı konusunda gerçekleri duyunca dayanamıyor ve öfkeden deliriyorlar.
***
Aynen Mr. Diagnosis Mahçupyan'ın yazdığı gibi seksen yıllık bir parantez kapanıyor.
AKP iktidarı "
doğal" sosyolojik ivme sayesinde bir tek parti dönemi olarak yirmi yıl sürmesi normal olan iktidar serüvenini sürdürüyor.
Ve genişlemesini sürdüren muhafazakâr kesim bu tarihsel serüvenin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. O nedenle bu sahiplenme boşuna değil. Ve de bunu anlamayanın Türkiye'nin geleceğinde yeri yok. Belki birilerinin öfke ve nefreti de bu yüzden.