AK Parti çok net ve açık bir zafer kazandı. Bu zaferin CHP ve MHP'ye karşı alındığını düşünmüyorum. Bu günün Türkiyesi'nde herkes biliyor ki CHP ve MHP esaslı siyasi aktörler değildir. Türkiye'nin geleceği üzerine konuşulurken Türkiye'de de Batı dünyasında da CHP ve MHP faktörleri çok dikkate alınmıyor. Ancak bu iki parti kendini yenilerse Türk siyasal sisteminde etkili rol alma ihtimali olabilir. Şu halleri ile sadece reaksiyonu ifade ediyorlar. Özellikle CHP yıllardır nefret ettiği Pensilvanya'nın kuyruğuna takılarak iyice sefil hale düştü. Fakat yine de yerel çapta CHP de MHP de geçmiş skorlarına oranla başarısızdır denilemez.
Daha önce de söylediğim gibi bu seçimin tek yenileni vardır. O da Pensilvanya'nın liderliğindeki paralel örgüttür.
Pensilvanya'nın memleketi Erzurum'da bile hiçbir gücünün olmadığını, Pensilvanya'nın sosyal tabanının yok denecek kadar az olduğunu bütün Türkiye ve dünya gördü. 30 Mart 2014 seçimlerini tek bir manşetle özetlemek gerekirse Pensilvanya'nın balonu söndü ya da paralellerin balonu patladı diyebiliriz.
Bu örgütün gücünü milletten almadığını, devlet içindeki gizli örgütlenmesinden aldığını, bu gizli örgütlenme aracılığı ile toplumsal ve ekonomik hayatta hegemonik bir güç haline geldiğini altı aydır sürekli yazıyordum. Kimileri ise bu yapılanmanın önemli bir toplumsal tabanı olduğunu zannediyordu. 30 Mart sonuçları Türkiye Cumhuriyeti halkı nazarında Pensilvanya'nın hiç önemsenmediğini ve sevilmediğini ortaya koydu. AK Parti'nin ve özellikle Erdoğan'ın desteği sayesinde milletin önemli kısmı geçmişte Pensilvanya'ya saygı duyuyordu. Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik savaş açıldığında toplumun dindar çoğunluğunun neredeyse tamamı Erdoğan'ın yanında durdu. CHP'nin de Pensilvanya ile bağlarını yavaş yavaş kopartacağını zannediyorum.
Çünkü bu CHP tabanı Pensilvanya'dan nefret eden bir tabandır. Pensilvanya ile holding medyalarının ilişkisine gelince... Şu an Aydın Doğan ve Turgay Ciner yol ayrımındadır.
Ciner'in kanalı dün milletin 30 Mart'taki büyük zaferine rağmen kanalını yine paralel örgüte teslim etmiş gibiydi. Paralel örgüt elemanları tek başına çıkıp 31 Mart günü bile hâlâ Türkiye Cumhuriyeti hakkında Ciner'in kanalında kara propagandaya devam edebiliyorsa Ciner'i paralel örgüt çok feci bir yerinden yakalamış demektir.
Bu paralel örgütün Turgay Ciner'i tehdit amaçlı, Ciner'in geçmişte kalmış bir ilişkisinin ses kaydını piyasaya sürdüğünü biliyoruz. O geçmişte kalmış ve hepimizin bildiği bir olaydı.
Fakat paralel örgüt sanki bu olay yeniymiş gibi pazarlayarak Turgay Ciner'in yuvasına ve ailesine saldırdı. Bu alçaklığa karşı Ciner boyun eğerse daha çok şantajlar yer. Elini verirse kolunu kaptırır. Ona tavsiyem bu paralel örgütten korkuyorsa Türkiye Cumhuriyeti devletinin ilgili makamlarına gidip başvurması, kendisine yapılan şantajları anlatması gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti büyük devlettir ve kendisine sahip çıkar. Sırf bu şantaj kasetleri sebebi ile hâlâ medyasını paralel örgüte teslim etmeye devam edecekse de bunun bedelini ağır öder. Biz kendisine yapılan alçakça şantajlar noktasında Ciner'in yanındayız.
Paralel örgütün şantaj yaptığı herkesin yanında olduğumuz gibi. Fakat hiçbir şey Türkiye Cumhuriyeti'nin halkıyla ve devletiyle bekasından üstün değildir.
Aynı şey Aydın Doğan için de geçerlidir.
Doğan da Türkiye Cumhuriyeti devletini hedef almış bu saldırılar karşısında milletinin ve devletinin yanında olmak zorundadır.
Artık mesele siyaset boyutunu aşmıştır. Ciner ve Doğan için şapkayı önüne koyup düşünme ve yeniden yapılanma vakti geldi. Eğer bu restorasyonu yapmazlarsa gelecekte neler olacağını hep birlikte göreceğiz.