Dün devletin yetkili birimlerinin bir GSM operatörünün kimi yöneticileriyle paralel örgütün imamları arasında çok çarpık ilişkileri tespit ettiğinden bahsetmiştim. Şu an bu GSM operatörünün özellikle bir yöneticisi ile paralel örgütün yargı imamları arasındaki ilişkinin mercek altına alındığını, soruşturmanın derinleştirildiğinden bahsettim. Bu sürecin sonunda bazılarının hesap vereceği bu yasadışı işbirliğinin bedelini ödeyeceği kesin.
Dün de yazdım bugün de yeniden belirtiyorum. GSM operatörlerinin yönetim kurulu üyeleri ve yetkili konumdaki isimleri en başta da CEO'ları bu konuda hukuka uygun davranmak ve meşru otoritenin yanında durmak zorunda. Aksi bir tavrın bedeli ağır olacak. Bir GSM operatöründe devletçe atanmış yönetim kurulu üyelerinin de bu bağlamda daha dikkatli olması gerekiyor. Özellikle yönetim kurulu başkanı koltuğunda olanların mesuliyeti çok daha büyüktür. Sizi oraya devlet atadı ve siz devleti çökertmek isteyen çete ile işbirliği yapan adamları korursanız bunun adı rezaletin de ötesinde ihanettir. Eğer gerçekleri fark etmiyorsanız da gaflet içindesiniz demektir. GSM şirketlerinde olup paralel örgüte çalışanlar tasfiye edilecek. Zaten bu işi yönetim kurulları yapmazsa çok yakında devletin en üst düzey birimleri yapacak.
***
Gördüğüm kadarıyla GSM dünyasındaki etkili isimler paralel örgütün GSM operasyonlarına yeterince duyarlı değiller. Paralel örgütün bir GSM şirketi üzerinden hayata geçirmeye çalıştığı bu operasyona her şeyden önce kamuoyunun tanıdığı geçmişte önemli devlet makamlarında bulunmuş GSM yönetim kurulu üyeleri karşı çıkmalı. Mesela rezalete rağmen bir GSM operatörü çalıştığı paralel örgüte bağlı yargı elemanını hâlâ değiştirmedi. Bu paralel örgüt elemanıyla bir GSM operatörünün yöneticileri arasındaki tuhaf ilişki de şu an detaylı olarak inceleniyor.
Bu mesele etrafında duyarlılık gösterilip gösterilmeyeceğini şu an dikkatle gözlemliyorum. O yüzden isim yazmıyorum. Anlayan anlıyor. Çünkü o mevkilerde GSM'deki paralel köstebekler konusunda duyarlı kişilerin olduğuna inanıyorum. Bu meseleyi çözmesi gereken onlar. Bu GSM meselesi hayati bir mesele. Eğer bir GSM şirketindeki yönetim kurulu üyeleri bu konuda cesaret göstermezse sorumlularla ilgili gerekenleri yapmazsa o zaman devletin en tepeleri devreye girer.
***
Bu arada paralel örgüt vesayetine karşı çıkarken askeri vesayet rejiminden kalma kimi alışkanlıkların da sürdüğünü unutmayalım. Hatta asker vesayeti ile paralel vesayeti kol kola işler yapabiliyor. Özellikle iktisadi çıkarlar noktasında. Mesela TSK ile intisaklı bir vakıf şu an dikkatle inceleniyor yetkili devlet birimleri tarafından. Nasıl ki paralel örgütün ele geçirdiği devlet birimleri önce o yapıya hâkim oluyor sonra da kurduğu paralel şirketler aracılığıyla o kamu kaynaklarını kendine transfer ediyorsa aynı şey askeri kurumlar bağlamında da hâlâ mevcut. TSK ile intisaklı gözüken bazı vakıflar da iktisadi ilişkiler noktasında önce kendi hâkim olduğu bir şirket yapısı kuruyor sonra tüm olası kaynakları buraya aktarıyor. Bu ihale alım satım işlerine paralel yargı engel olmasın diye paralel örgüte de bu pastadan pay ayrılıyor. Mesela diyelim bir ihale var; öyle bir mesleki ve mali yeterlilik tablosu oluşturuyor ki o ihaleyi tek bir paralel firma dışında kimse alamıyor. Elbise tek şirkete göre dikiliyor ve kamu yararı göz ardı ediliyor. Dediğim gibi paralel yargı ile de uzlaşılmış ve sonuçta askeri vesayet-paralel vesayeti işbirliği ortaya çıkıyor.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ı bu konuda göreve çağırıyorum. Nasıl ki Adana'da paralel generallere şahit olduysak TSK'nın vakıflarında da aynı sıkıntı var. Bu vakıfların ön ayak olduğu tüm ihaleler ertelenmeli ya da iptal edilmelidir. Bu paralel döngüyü bitirebilecek tek kişi İsmet Yılmaz'dır.