Teşhis ustalığı ve adil tavrı herkesçe takdir edilen Ali Bayramoğlu dünkü köşesinde laik kesimden gelen ama üç seçim AKP'ye oy vermiş bir yurttaşın hükümete sitemkâr bir mektubuna yer verdi. O mektup aslında 2012-14 döneminin Türkiyesi'nde laik kesimin aktör olmaktan hatta figüran olmaktan bile tamamen çıkmasının yıkım psikolojisini yansıtıyor.
***
Evet iki hatta belki üç yıldır siyasal iktidar kavgası demokratik yolla hükümet olmuş meşru siyaset ile cemaatin gayrimeşru vesayeti arasında geçiyor. 17 Aralık'tan sonra bu kavga apaçık hale geldi ama öncesinde tam bir gölge boksu vardı. Çok kısıtlı bir kesim gerçek siyasal kavgayı biliyordu. Bu iki aktör de öncelikli olarak İslami kesime hitap eden bir yapı arz ettiği için laik kesim duyarlılıkları son iki sene içinde maalesef bir kenara itildi.
***
Bayramoğlu'nun tabiriyle emniyetten yargıya tüm devlet dokusunu arsız ve zehirli bir sarmaşık gibi kuşatarak hükümeti devirmeye kalkan cemaat vesayeti son 2 sene boyunca 81 şehri saran abi- abla ağıyla sürekli hükümetin artık Allah yolundan çıktığı yönünde kara propaganda yaptı.
AKP'yi kökü olan İslami kesimi yararak yok etme yoluna girdi. Özellikle Erdoğan'ın üzerine oynadı ve dini kavramları siyasallaştırarak Gayretullah kozunu kullanmaya kalkıştı.
Cemaat propagandasına göre Erdoğan'ın icraatları Gayretullah'a dokunuyordu...
***
Laik kesimin anlam dünyası için bir önem ifade etmeyen ama toplumun çoğunluğunu oluşturan İslami kesim için hayati önemde bir değer olan Gayretullah kavramı üzerinde belki 100 tane tetikçi yazı yazıldı. Erdoğan da İslami değerleri istismar eden bu cemaat siyasetine karşı hem söylemde hem eylemde İslami vurguyu artırarak cevap verdi. Erdoğan'ın 2012-14 üslubu Bayramoğlu'na mektup yazan yurttaşımız gibi laik kesimi irrite etse de cemaatin kara propaganda taktiğini paramparça etti. Bugün baktığımızda İslami kesimin içinde çok çok ufak bir azınlık bu kavgada cemaatin safında duruyor. Toplumsal zemin anlamında cemaat çöktü. Şu an cemaatin konjonktürel laikçi müttefikleri dışında dindar tabandan desteği yok denecek kadar az. Bunu da yalnızca Erdoğan başarabilirdi. Zaten o yüzden cemaatin tüm nefreti Erdoğan'a yöneliyor...
***
2012-14 arası Türkiye siyasetinin içinde olduğu dinsel sarmal gerçeğini iyi teşhis etmek gerekir. Ama öte yandan Bayramoğlu'nun yazdığı gibi 2014 sonrası dönemde artık laik hassasiyetleri de kapsayan yeni bir siyaset gerekiyor.
Toplumun yüzde 30'luk bir kesiminin şu anki ruh hali berbat. Daha düne kadar kendini Türkiye'nin egemeni olarak gören laik kesim şimdi dış kapının mandalı bile olamamanın patolojisini yaşıyor. Aydın Doğan medyasının yaşadığı zihinsel kabızlık ve Ertuğrul Özkök gibilerin delirme hali aslında bu çöküş psikolojisini yansıtıyor...
***
Bayramoğlu'nın yazdığı gibi Özkökgilleri her anlamda çöplüğe gönderen son 12 yılın devasa sosyolojik öyküsü değişmeyecek.
Fakat Türkiye'nin geleceği bağlamında laik kesimin önemi her zaman olacak. Yeni Türkiye Bayramoğlu'na gelen mektuptaki laik hassasiyetleri kapsamak zorunda, yoksa Büyük Türkiye inşa edilemez... Bu bağlamda Nagehan Alçı'nın Milliyet'te pazar günü alıntıladığı hükümet yetkilisinin demeçleri umut vericiydi. Hükümet ve özellikle Erdoğan bu gerçeğin farkında bence. Zaten öyle olmasa sivil hükümete destek veren bu kadar yazar arasında Erdoğan'ın en saygı duyduğu ve değer verdiği isimlerden biri Ali Bayramoğlu olmazdı...