Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Bahar isyancıdır

Taksim meydanı protestosunu kısa bir süre izledikten, biraz içine girip çıktıktan sonra anladım ki, evet CHP işi sahiplenmek istemektedir, ulusalcılar malum sembolleriyle ortadadır, İşçi Partisi kendi maksadının peşindedir ama oradaki kitlenin büyük bir bölümü bunları aşmıştır. Hareketi partilere, siyasi şahsiyetlere teslim etmek niyetinde değildir. Öznesiz, lidersiz, inisiyatifsiz, kendiliğinden gelişen ve özellikle "sivil" kalması istenen bir eylemin peşindedir meydandaki insanlar. Kılçdaroğlu'nu bile aralarından sürüp çıkarmışlardır.
Sokaklarda dolanır ve resim çekerken "hayırdır abi" diye yanıma gelen ve sivil polis olduğunu anlamak için alim olmanın gerekmediği kişilerin yarattığı türden devlet kökenli olanları da dahil, her türlü provokasyon vardır işin içinde ama bunlar bir yönlendiricilik taşımıyor. O nedenle, acele etmek istemem ama, bu hareket gerçekten bir sivil girişim olarak doğmuş ve gelişmiş bir organik hamle olarak görünüyor. Bunu çok önemsiyorum.
Hükümet bu gerçeği anlayamadı. O nedenle de, ağaç kesilmesin diyen bir kitleyi, işgalci bir devletin askerleri gibi gördü. Asla kabul edilmeyecek uygulamalara girdi. Şu gözlerimle ara sokaklarda "insan avına" çıkmış polis gruplarını gördüm. Kullanılan şiddetin orantısızlığını sadece gaz miktarı üstünden açıklamak manasızlıktır. Polisin giysisiyle karşısındaki gencin üstündeki incecik tişört bile güçler arasındaki orantısızlığı açıklamaya yeter. Bir de o insanların ellerinde tüfekler, altlarında tomalar, cephaneliklerindeki gaz bombaları var.
Hükümet, iktidar, yönetim yanlış yaptı. Bunu farklı ağızlar dile getirdi. Gaz kullanımı ve polis davranışı aşırılığını Başbakan itiraf etti. "Halka rağmen bir şey yapılamayacağını anladık" diyerek yönetim yanlışlığına Belediye Başkanı işaret etti. Ötesi olabilir mi? Kaldı ki, böyle bir "olayda" devlet işe yenik başlar. Çünkü devlet şiddettir. Bir de o şiddet siyaseti susturan bir mantıkla azdırınca büsbütün mağlup olur. İşte dünyanın, bizde bazı kişilerce anlaşılmayan tepkisinin altında bu gerçek yatar.

***

Şimdi birkaç noktanın üstünde durayım. Birincisi, bana göre hükümet yaşananları ve protestonun manasını o kadar anlayamadı ki, bu işe kalkışanları kazanabileceğini, çok zaman önce onları yanına çekebileceğini düşünemedi dahi. Nedeni şu: bu insanlar, parti, lider, bürokrasi istemiyor. Yani o karanlık Cumhuriyet Mitingleri değil yaşanan. Ankara'daki bürokratik, askeri vesayet dışında bir hamle bu. (Onların arta kalanları avuçlarını ovuşturuyor şu sıra, o ayrı bir mesele.) Sivilliği öncelikle buradan kaynaklanıyor.
AK Parti'nin evvel ahir maksadı bu sivilliği yaratmak değil miydi? O takdirde kendi modeliyle bu derecede özdeşleşmiş bir kitleyle zıtlaşacağına neden onlarla uzlaşmak, söyleşmek ihtiyacı duymuyor? Eski Türkiye'nin çöktüğünün açık göstergesi olan bu kesimden daha fazla Yeni Türkiye'yi ve dünyayı temsil eden bir kitlenin üstüne bomba mı atmak gerekiyor?
İkincisi, gençlik... Bu insanlar 20'li yaşlarında değil mi? Ömürlerinin son on yılı, yani yarısı bu gençlerin, AK Parti iktidarında geçmedi mi? Öncesini yani o Cumhuriyet Mitinglerini falan bilmeyen bu insanların sivil tepkisini son derecede uygar çünkü politik bir eylem olarak görmemeli mi? O AK Parti ki, en önemli niteliği Türkiye'nin gelmiş geçmiş en politik ve ideolojik partisi olmasıdır.
Gençlik bahardır. Ve Onat Kutlar'ın şimdi Gümüşsuyu'nda bir duvara yazılmış sözüyle vurguladığı gibi, bahar isyancıdır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA