Türkiye'de genel olarak Cemaat diye adlandırılan kesim çok açık bir manifesto yayınlayarak kendisini tanımladı ve konumlandırdı. Açık bir biçimde kendisini Fethullah Gülen Hocaefendi ile irtibatlandıran kesim genel işlevini açıkladı. Demokratikleşme, dinsel inanca saygı, askeri vesayete son verilmesi gibi hususları desteklediği hususlar arasında sayan kesim Cemaat olarak değil Hizmet olarak adlandırılmayı da seçiyor. Basına yansıyan değerlendirmelerde de bu açıklama kabul gördü çünkü bir sivil örgüt olarak Hizmet'in daha saydam ve açık olması temel bir ilke olarak benimseniyor.
***
Ben açıklamayı okuyunca konuya bütünüyle başka bir noktadan baktım ve bu manifesto bana
AK Parti'yi biraz daha iyi anlamanın ipuçlarını verdi.
***
Söz konusu çevre kendisini
Cemaat gibi
nötr ve dinsel bir kavramla,
içe dönük, durağan bir sıfatla değil,
Hizmet gibi çok daha
işlevsel bir adla tanımlamaktan yana. Bunu tercih etmesi sadece cemaat sözcüğünün getirdiği
dinsel içerikli çağrışımlar ve onun yaratacağı bazı tedirginlikler olmamalı. Tersine,
Cemaat'ten Hizmet'e geçilirken belli ki bir süreklilik ve amacın ifadesi öncelik kazanmış, öne çıkmış.
Bu, Türkiye'de
İslam kökenli politikaların, örgütlerin ve siyasetlerin genel niteliğini ortaya koyması bakımından çok ilginç ve önemli. Bu kesim bugüne kadar elde ettiği başarıyı bütünüyle
işlevden/ icradan siyasete giden, en azından bu ikisini iç içe geçirmeyi bilen yaklaşımına borçlu. Ortada açıkça görülen bir işlevselcilik anlayış ve yaklaşımı var. Daha 1970'lerde kendisini gösteren bu model son on yıldır siyasal bir iktidara dönüşmesini bildi.
İkincisi, bu genel anlayış ve model
siyaset öncelikli olmadı. Siyaseti manipüle etmeyi önemsedi ve ciddiye aldı. Bu o kesimin
sivil ve yatay örgütlenişinin, belli eklemlenmeleri bünyesine kolayca ithal edişinin de ana yöntemiydi.
Anadolu sermayesi denen büyük yapı, onun etrafına dizilmiş olan
kültürel oluşumlar, kendi iç ilişkilerini kurmuş ama
yatay çalışan bir işleyiş mekanizması politikayı zaten kuşatacaktı, öyle de oldu. Bu hareket, ezcümle,
Erbakan hareketinden farklıydı.
***
Erbakan hareketi başlangıçtan itibaren
dikey örgütlenmeyi, devletle doğrudan ve "sıcak" teması, ona hâkim olarak, onu yöneterek biçimlenecek bir siyasal anlayışı koyu biçimde benimsedi. Bu anlayışın kazançları da oldu kayıpları da. En büyük kazanç ise, aynı anlayış doğrultusunda hareket eden
AK Parti'nin o hareketin çok büyük ölçüde ihtiyaç duyduğu
modernleşmeyi ve gençleşmeyi gerçekleştirerek iktidar olmasıdır.
***
AK Parti, kökleri hem
Hizmet anlayışında hem
Erbakan hareketinde olmasına rağmen
sosyolojik bir dönüşümün sonucudur ve çok açık biçimde
siyasaldır. AK Parti fonksiyonalizm ve modernleşme bağlamında Hizmet'in, siyasallaşma bağlamında Erbakan hareketinin bir uzantısıdır. Kendi tohumlarının çok kuvvetli bir sentezidir AK Parti.
Budur
Hizmet manifestosunun bana düşündürdükleri. Hizmet-iktidar ilişkisine de bu çerçevede bakıyorum ve her şey bana su kadar berrak görünüyor.
Siz görmüyor musunuz?