Balyoz davası Yargıtay'da... "Adil yargılanma" konusunda çeşitli itirazlar mevcut. Sanıklar, Oraj, Suga, Sakal, Çarşaf gibi darbe planlarını içeren 11 Nolu CD'nin sahte olduğunu iddia ediyor. 10. Ağır Ceza Mahkemesi, CD'nin sahte olmadığı, sadece içindeki bilgilerin güncellendiği kararını verdi.
"Sahte" denilmesinin sebebi şu: 11 Nolu CD'nin oluşturulma tarihi TÜBİTAK ve Emniyet kayıtlarına göre 5 Mart 2003. CD tek oturumda oluşturulmuş. CD'nin içindeki bilgilerin üst verisi, bu tarihten önceki tarihleri taşıyor. Balyoz belgelerinin ıslak ya da matbu çıktıları yok; sadece dijital kayıt. Sanık yakınları soruyor: "Balyoz CD'si gerçekten 2003'te oluşturulmuşsa, içinden daha sonraki tarihlere ait bilgiler nasıl çıkıyor?"
Sözgelimi, "İlaç depoları" isimli 4 Şubat 2003 tarihli belgede, "Recordati İlâç AŞ" unvanlı bir firma var. Oysa bu firma, evvelce "Yeni İlâç AŞ" idi. Recordati olarak unvanı 2009'da değiştirildi. "Özel hastaneler" isimli belgede yer alan "Medical Park Sultan Gazi Hastanesi"nin unvanı 2003'te "Sultan Hastanesi"ydi; adı 2008'de değişti. Basın yayın organları listesinde bulunan "İlk Adım" gazetesi 15 Ağustos 2005'te kuruldu. "Savunma Sanayi" isimli belgede Havelsan'da çalıştığı iddia edilen 357 kişiden 115'i, 2002-2003 tarihlerinde Havelsan'da çalışmıyordu; sonraki tarihlerde işe başlamışlardı. (Bu örnekleri çoğaltmak mümkün)
Bütün bu bilgilerden bana göre şöyle bir sonuç çıkabilir: 11 Nolu CD'nin son kaydı, TÜBİTAK ve Emniyet raporunda iddia edildiği gibi, 5 Mart 2003'te yapılmadı. Zaten sanık yakınları, tarih hatalarından yola çıkarak "CD sahte" diyor ama, 10. Ağır Ceza Mahkemesi, belgeler güncelleştirilirken, bilgisayarın gerçek tarih yerine, tanımlanan tarihi (yani 2003'ü) göstermesinin sağlandığı kanaatinde. 11 Nolu CD'nin içeriği, hem Gölcük Donanma Komutanlığı'nda İstihbarata Karşı Koyma biriminin parkelerinin altında bulunan 5 Nolu hard diskte, hem de Eskişehir'de Hakan Büyük'ün evindeki flaş bellekte çıktı. Farklı yerlerde aynı muhtevaya rastlanmasının, mahkemenin belgelerin gerçek olduğuna dair kanaatinin oluşmasında önemli bir rolü oldu. Ayrıca, hem hard diskteki, hem flaş bellekteki taranmış belgelerin asıllarının ilgili askeri birliklerde mevcut olması da, "sahtelik" iddialarına hâkimlerin inanmamasına yol açtı.
10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dijital verilere inanmasına başka unsurlar da etki yaptı. Çetin Doğan'ın konuşmaları, Plan Semineri'nde özel isimlerin kullanılması, Kara Kuvvetleri izin vermemesine rağmen iç tehdide yönelik plan semineri yapılması, Gölcük'te ele geçirilen hard diskteki bilgilere göre Poyrazköy'de gerçekleştirilen kazıda 1200 tabanca fişeği ile, 900 uzun namlulu tabanca fişeğinin ortaya çıkması.
Yargıtay, sanık avukatlarını dinleyecek. Sonuçta bir karara varacak. Belki "Suç eksik teşebbüs değil; henüz teşebbüse geçilmemiştir" diyebilir. Türk Ceza Kanunu'nun 316'ncı maddesinde yer aldığı gibi, "Soruşturma başlamadan vazgeçtiler" diye çok düşük cezalar verebilir. Ama, "Çetin Doğan ve arkadaşları bir darbe hazırlığı içinde değillerdi" iddiası akla ziyan bir iddia. Böyle bir hazırlık içindeydiler; selefleri gibi "irtica" algısı karşısında laik cumhuriyeti koruma ve kollama görevini üstlendiklerini sanıyorlardı. Aslında keşke Çetin Doğan itiraf etseydi. Belki o zaman, kurunun yanında yanan yaşlar da Balyoz alevinden kurtulurdu.