İSTANBUL 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Şeref Akçay, heyetteki diğer 2 arkadaşıyla sürekli ters düşmesi yüzünden emekliliğini istedi. Kararlara muhalefet ettiği için, kendisinin tecrit edildiğinden, diğer mahkeme üyelerinin selâmı sabahı kestiğinden yakınıyordu. Bu, işin sosyal tarafı; keşke fikirlere tahammül etmeyi bilebilsek. Yargıçlar arası ilişkileri bir kenara bırakıp, muhalefet şerhinin içeriğiyle ilgilenelim.
Akçay, şüphelilerin yargılanmasına karşı değil; zaten olamaz da. Ama, tutuksuz yargılanmalarını istiyor. Zira, 5-7 Mart 2003 tarihli Birinci Ordu Karargâhı'nda yapılan toplantının o noktada kaldığını, kişilerin bu eylemleri devam ettirecek herhangi bir icrai faaliyette bulunmadıklarını düşünüyor: "Eldeki deliller, sanıkların aynı plan çerçevesinde daha sonra başka faaliyetlerde bulunduğunu göstermiyor" diye yazan Akçay, "ancak eksik bir teşebbüsten söz edilebileceği" kanaatinde. "Böyle bir niyetleri varsa da vazgeçmişler" diyor. Dolayısıyla suçun şekli değişiyor. Cezası hafifliyor...
Ama beni en çok ilgilendiren husus, Şeref Akçay'ın "darbeye teşebbüs" kavramına yüklediği anlam. Bakın ne yazmış muhalefet şerhinde: "Sanıklar bu plan doğrultusunda darbe yapıp, iktidarı ele geçirselerdi, darbe tamamlanmış olacaktı. Ya da iktidarı ele geçirmek için kışlasından çıksa, ancak, halk ve ihtilâl yapmak istemeyen diğer devlet organları karşı gelse ve iktidar, darbe yapmak isteyenlerin eline geçemese, işte o zaman darbeye teşebbüsten söz edilebilir. Sanıkların böyle bir fiilleri olmamıştır; sadece toplantı yapıp liste düzenlemişlerdir. İhtilâl iradesinin devam ettiğine dair başka deliller mevcut olsa, belki bu durumda da teşebbüsten söz edilebilir. Oysa, sanıklar isteyerek veya ellerinde olmayan başka nedenlerle, bu eylemlerinden vazgeçmişlerdir..."
Balyoz'dan tutuklu birçok askerin daha sonra farklı darbe girişimlerinde bulundukları bilinmektedir. Bunun en belirgin örneği, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un başını çektiği ve içinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ile Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına'nın da bulunduğu "Sarıkız" planıdır. Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü'nün adı daha sonra, Koç Müzesi'ndeki Uluçalireis denizaltısında çıkan patlayıcıları polise haber vermeden imha ettirme eylemine ve "Kafes" davasına karıştı. Kafes'te, Danışma Kurulu üyesi olduğu ileri sürülüyor. Aynı şekilde, Koramiral Kadir Sağdıç da, Balyoz gibi, Kafes'ten de yargılanıyor. Dursun Çiçek'in İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nı hazırladığı çeşitli kriminal raporlarla tespit edildi; Çiçek ismine Balyoz'da da rastlıyoruz. Hangi birini sayayım bilmiyorum ki...
Görüldüğü gibi, Balyoz'da başlayan hazırlıklar, bu kişiler tarafından farklı planlar çerçevesinde devam ettirilmiş görünüyor. Aynı durumda, başkaları da var.