Ahmet Şık olayını "kitaba sansür" diye tanımlamak ve buradan yola çıkarak Ergenekon davasının bir safsatadan ibaret olduğunu söylemek yanlış. Çünkü yürütülen operasyondaki amaç, "Emniyet'teki Fethullahçı örgütlenmeyi" anlatan "İmamın Ordusu" kitabının yayınını engellemek değil. Buna benzer iddialar defalarca hem kitaplarda, hem gazetelerde çıktı. Fethullahçı denilen polislerin isimleri, kitapların yanı sıra gazetelerde de yayınlandı. (Aydınlık 10 Ocak 1999/ Star gazetesi 21 Haziran 1999)
Ankara Emniyeti'nin (Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve yardımcısı Osman Ak'ın), "Işık Tarikatı'na üye Emniyetçiler" listesinde, (1999) Hanefi Avcı da yer alıyordu. O tarihte, İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, "Hazırlanan listenin bir gazete muhabirinin dahi hazırlamayacağı, mesuliyet ihtiva etmeyen bir liste olduğunu, Işık Tarikatı diye bir tarikatın bulunmadığını" açıklamış ve Ankara Emniyeti'ni eleştirmişti. Avcı da, Osman Ak aleyhine tazminat davası açmıştı. (Dün Fethullahçı damgası yiyen Avcı, bugün aynı damgayı başka Emniyet mensuplarına vuruyor. Sabri Uzun'un da İmam'ın Ordusu yazılırken Ahmet Şık'a yardımcı olduğu belirtiliyor)
Ankara Emniyeti'nin "Fethullahçı" avı yürüttüğü dönemde, İçişleri Bakanlığı'nın görevlendirdiği Mülkiye Başmüfettişleri Muhittin Aliz ve Mete Gürbüz, toplam 528 Emniyet mensubu hakkında araştırma yaptı; MİT Müsteşarlığı başta olmak üzere, diğer istihbarat ve güvenlik birimleriyle irtibata geçildi.
Bu kişilerin, Fethullahçı denilen grupla somut bir bağı tespit edilemedi.
Bazıları dindardı ama, onların da herhangi bir oluşuma eğilim göstermedikleri belirlendi. (Aralık 1999)
İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, 23 Temmuz 2002'de, Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Dairesi'ne gönderdiği raporda, "Poliste Fethullahçı örgütlenme iddialarının 1991'den beri dile getirildiğini" hatırlatıyor, yapılan araştırmalar sonucunda, böyle bir durumun varit olmadığını belirtiyordu. (Saygı Öztürk-Vaiz) İstihbarat Dairesi'nden gelen bu bilgiye istinaden, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi, Fethullahçı iddialarının iftira olduğunu bildirdi. (6 Ağustos 2002)
"Emniyet'te Fethullahçı Örgütlenme" iddiaları, defalarca adli ve idari soruşturma malzemesi oldu.
Takipsizlik ve beraat kararlarının yanı sıra, idari soruşturmada da, söz konusu kişiler ile cemaat arasında irtibat bulunamadı. Ama aynı yemek ısıtılıp ısıtılıp önümüze getiriliyor.
Poliste gruplaşmalar ve rekabet olabilir. Kimine "Milli Görüşçü", kimine "sol görüşlü", kimine "cemaatçi" denilebilir.
Benim karşı çıktığım söylem şu: Poliste Fethullahçı bir çete var ve bütün Ergenekon belgeleri bu çete tarafından oluşturuluyor. İşte bu noktada Ahmet Şık'tan, Hanefi Avcı'dan, TBMM'de Fethullah Gülen'e hakaret eden CHP'li İsa Gök'ten ayrılıyorum. Çünkü onlar, cemaati, kötü niyetli bir çete gibi takdim ederek Ergenekon'un özünü tartışmaya açıyorlar.