CHP İstanbul İl Başkanlığı'na atanan Nebil İlseven, eleştirilerin hedefinde. Bir yandan, il ve parti yönetiminden tasfiye edilen ekip İlseven'i el altından topa tutuyor; bir yandan da, AK Parti'ye yakın gazeteler, yeni il başkanını, Kemal Kılıçdaroğlu'nu vurmak için kullanıyor.
Meselâ, Star gazetesinde şöyle bir haber okudum: "Kemal Kılıçdaroğlu, 6 yıl önce yargılansın dedi, şimdi il başkanı yaptı."
AK Parti'nin, iktidara gelir gelmez kurduğu Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu'nun raporunda, Nebil İlseven hakkında çeşitli iddialar ortaya atılmış ve usulsüzlüklerin soruşturulması istenmiş. O komisyonun üyesi olan Kılıçdaroğlu da buna karşı çıkmamış.
Haberi okuyunca, ilk aklıma gelen soru, "Acaba soruşturma yapıldı mı? İlseven yargılandı mı? Sonuç ne oldu?" şeklindeydi. Öyle ya, bir kişi hakkında çeşitli iddialar bulunabilir ve sonra o kişi pekala aklanabilir. Aklandıktan sonra, Kılıçdaroğlu'nun onu il başkanlığına getirmemesi için ortada hiçbir sebep kalmaz.
Nebil İlseven'e aklıma gelen o soruları sordum. Hem idari soruşturma geçirmiş, hem de bazı konular savcılığa intikal etmiş; bilirkişiler atanmış... Sonuçta, soruşturulan konularda usulsüzlük yapılmadığı kararı verilmiş. Sırf hakkında iddia var diye, aklandıktan sonra da, hâlâ o kişiyi suçlu mu ilân edeceğiz?
Kemal Kılıçdaroğlu'nun, muhaliflerinin haysiyetine özen gösterdiği söylenemez. Araştırmaya gerek duymadan, her söylentinin üzerine "sazan" gibi atlıyor. Ama onun bu tavrından yakınan medyanın da, aynı şeyi yaptığını esefle müşahede ettim.
Olmadı Mustafa Karaalioğlu... Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi, başkasına da yapmayacaksın. Her iddianın üzerine "sazan" gibi atlamayacaksın.