Eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı zan altında. Çünkü Devrimci Karargâh örgütü ile dolaylı ilişkisini gösterebilecek bazı kanıtların ele geçirildiği söyleniyor.
Bir kesimin seslendireceği iddiaları şimdiden duyar gibiyim: "Avcı, Gülen cemaatini eleştiren kitabı yazdı, başına gelmedik kalmadı."
Ama gelin bir adım geriye gidelim... Sakın Avcı, bu kitabı kendini korumak için kaleme almış olmasın? Nitekim kitap yayınlanınca, Sabah'taki köşemde (23 Ağustos 2010), şu tesbiti yapmıştım: "Bence, Hanefi Avcı, çok özel işlerinde kullandığı iki telefonun dinlendiğini anlaması üzerine böyle bir kitap yazmaya karar verdi... Telefonunun dinlendiğini anlayınca, infiale kapılması doğal da, sanki bu kitabı biraz kendini korumak için yazmış gibi de geldi bana. Acaba, o dinlemelerde nasıl bulgular ortaya çıktı? Şimdi onu merak ediyorum."
Kâhin değilim fakat cemaate yakın görünen ve iki çocuğunu Samanyolu Lisesi'nde okutan Avcı'nın, birdenbire her türlü melâneti Fethullah Gülen'e yüklemesi, şaşırtıcı bir gelişmeydi. "Avcı kendini mi koruyor?" sorusunu sormamın sebebi, onun, "Haliç'te Yaşayan Simonlar" kitabında yazdıklarıydı:
Bir gün Avcı'nın telefonu çalar. Tanımadığı bir ses, "Söyleyeceklerim arkadaşınız .... ile ilgili" deyince Avcı irkilir. Olayı, kitaptan takip edelim: "O isimde bir arkadaşım yoktu. Bu, telefonda konuşurken, karşımdakinin kimliğinden emin olmak için kullandığımız bir şifre isimdi. Bu kişi, hiç kimsenin bilmediği ismi nereden biliyordu? Birilerinin en gizli tuttuğum yönteme rağmen beni dinlediğini anladım... Bunu kimler yapabilirdi? Bana bilgi vermek isteyen adama, hiç kullanılmamış, kimin adına kayıtlı olduğunu bile hatırlamadığım iki telefon numarasından birini verdim. Yeni sim kartı açıp, şifresini kazıdım. Telefon makinesine taktım, PİN numarasını girip, beklemeye başladım. On saniye içinde aradı. Arayan kişi, İstanbul İstihbarat Şubesi'nde hakkımda araştırma başlatıldığını tesadüfen öğrendiğini, dinleme yapılan yerde benim sesimi tanıdığını söyledi. Aslında dinlenenin ben değil, bana gizli bilgi veren kişi olduğunu, o kişinin adını bilmediğini sözlerine ekledi. Ben 'Bu kişi dinlemeyi gerektirecek bir faaliyette bulunmuyor, ayrıca İstanbul'la hiç alâkası yok' dediğimde, arkadaşım N'nin de telefonlarının dinlenerek denetlendiğini, İstihbari Dinleme Yasası'nı iyi incelememi hatırlattı... Eğer bu insanlar benim gizlediğim iki öğrenci adına alınmış, yalnız bire bir görüşme yaptığım, başka hiç kimseyle görüşmediğim, herkesten gizlediğim numaramı tesbit edebilmişlerse, o zaman gizliliğe benim kadar dikkat etmeyen, özel tedbir almayan insanların gizli yaptıkları tüm görüşmeleri tesbit edebiliyorlar demektir. Bu kişiler, telefon rehberinde gerçek bir kişi adına kayıtlı olan benimle irtibatlı telefon numarasını, sanki başka bir kişiye aitmiş gibi göstererek dinleme kararı alabiliyorlarsa, sıradan insanların telefonları üzerinde diledikleri şeyi yapmaya muktedirlerdir."