Bugün 'İstanbul'un Fethi'nin 560. yıldönümü... 'Feth-i Mübîn'i gerçekleştiren Fâtih Sultan Mehmed'i, Fetih'ten yaklaşık sekiz buçuk asır önce Hz. Peygamber (s.a.v.), hadisinde, 'Konstantiniyye (İstanbul) fethedilecektir; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur' buyurarak methetmiştir
İstanbul'un fethi, Türk ve dünya tarihinin dönüm noktalarındandır. Fâtih'le Orta Çağ'ın karanlık devri kapanmış ve yeni bir çağ açılmıştır. Biz, işte bu 'Feth-i Mübîn'in mimarı ve sevgili Peygamberimizin övgüsüne mazhar olan Fâtih'in torunları olmakla iftihar ediyoruz.
Fâtih Sultan Mehmet Han, milletimizin yetiştirdiği en değerli devlet adamlarından biridir. Birkaç yabancı dile hâkim, şâir, sanatkâr ve devrinin ilimlerinde üstadlık mertebesine sahip bir dâhi idi. Dünyanın en eski ve önemli üniversitelerinden birisi olan 'Sahn-ı Semân Medresesi'ni kurmuştur. Fâtih, Fetih'ten sonra ilim, sanat ve sermaye sahibi herkesi, din ve ırk ayrımı yapmadan İstanbul'a dâvet etmiştir. O'nun zamanında dünya tarihinin en büyük 'beyin göçü' gerçekleşti. 1453'te 25 bin olan İstanbul'un nüfusu, 1480'lerde 75 bine yükselmişti. Fâtih, Osmanlı Devleti'nin, özellikle İmparatorluğu'nun, teşkilâtı, müesseseleri ve medeniyeti ile bir bakıma hakikî kurucusu olmuş; 'İki Kıtanın ve İki Denizin Hâkimi' unvanını kazanmıştır.
Osmanlı Millet Sistemi'ni hazırlayan ve Pax Ottomana'yı (Osmanlı Barışı) gerçekleştiren Fâtih, özellikle din ve vicdan hürriyeti konusunda çağının çok ilerisinde hoşgörüye sahipti. Ortodoks Kilisesi'ne Roma'nın vermediği hürriyeti veren Fâtih, Fetih'ten sonra 1461'de, ilk defa Ermeni Patrikhanesi'ni kurmuş ve Piskopos Yovakim'i patrik yapmıştır. 1463'te fethettiği Bosna'ya Gedik Ahmet Paşa'ya gönderdiği fermanla, Hıristiyanlara din özgürlüğünün tanınmasını emretmiştir.