Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

İlk ve orta öğretimin yapısı üzerine

Dünya süratli ve devamlı bir değişim içindedir. Buna ayak uyduracak nesilleri yetiştirebilmek ve değişim ihtiyacını karşılayabilmek için de eğitimde reform süreklilik arz eder. Aksi takdirde, çağın değişim sürecinin dışına itilirsiniz.
1980 sonrasında, başta ABD olmak üzere, İngiltere, Fransa, Japonya gibi gelişmiş demokratik ülkelerde müteaddit defalar 'eğitim reform planları' hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Halbuki Türkiye'de, çok yanlış ve katı devletçi bir anlayışla eğitimde 'tek millî politika' olması ve bunun değişmezliği benimsenmiştir. CHP jakobenizmi, özellikle Şeflik Dönemi'nde ve daha sonra 'millî eğitimin değişmezliği' prensibine sıkı sıkıya sarılmış; 28 Şubat'ta desteklediği ideolojik değişiklikler haricinde değişime hep karşı çıkmıştır.
Eğitim teorisi ve politikası konusunda ne yazık ki çok câhil olan medya mensupları da eğitimdeki değişikliklere karşı çıkıp genellikle 'Eğitim yazboz tahtasına benzedi' şeklindeki klişeleşmiş lakırdıların ötesine geçememişlerdir.

***

İlk ve orta öğretimin yapısı konusundaki son 'reform paketi' üzerinde görüşlerimi sıralamak istiyorum. Önce prensip değerlendirmesi yapalım:
1. Eğitimde değişim esastır.
Eğitimin 'olgunlaşma süresi' (gestation period) bir nesil uzunluğundadır. Özellikle yapısal değişikliklerin meyvesini verebilmesi için bu süre çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Bu itibarla, yapı değişiminde diğer değişikliklere nazaran daha dikkatli olmak lâzımdır.
2. 28 Şubat Darbecileri tarafından eğitimde yapılan değişiklikler tamamen ideolojiktir. İmam-Hatip ve Kur'an Kursu düşmanlığına dayanmaktadır. Bu değişiklikler kesinlikle kaldırılmalıdır.
3. Kesintisiz eğitim kaldırılmalıdır.
Son derece iptidaî ve eğitimin gerçeklerine aykırı bir uygulamadır. Meslekî-teknik orta öğretim bu yüzden tahrip edilmiştir.
4. Zorunlu Eğitim, eğitimde sosyal talep karşısında anlamını kaybetmiş, gerçekçi olmayan, faşizm ve zorbalık kokan bir tâbirdir. Uzun ve kaliteli öğretim süreci başka türlü tanımlanmalıdır.
Herkes zaten eğitim süresinin fazla olmasından yanadır.
***

Şimdi de ilk ve orta öğretimde yapı değişikliğini öngören kanun teklifinin son durumunu somut olarak değerlendirelim:
1. Okul öncesi eğitim:
Sistemin çok önemli bir parçası olmalı; en kısa zamanda mümkünse 2 yıla çıkarılarak bütün yaş grubuna yaygınlaştırılmalıdır. Okul öncesi eğitimde de temel eğitimde olduğu gibi yüzde 100'lük okullaşma oranı hedef alınmalıdır.
2. Birinci sınıfa başlama yaşı: Bütün dünyadaki eğilime uygun olarak okula başlama yaşının 5'e çekilmesi son derece isabetli olacaktır.
3. Birinci öğretim kademesi 5 yıl, ikinci öğretim kademesi 3 yıl olmalıdır. Böylece, 5+3'lük sistem değişmeyecek; eğitim altyapısının buna göre hazırlanması gerekmeyecek; kız öğrenciler konusunda yürütülen spekülâsyonlar kalkacaktır. Esasen, meslekî yönlendirmenin 3 yıllık dönemde yapılması da mümkündür.
5 yıllık ilk kademeden sonra meslekî eğitim ve öğretim yapılabilecektir.
4. Çıraklık yaşının 14 olarak kalması ve değişmemesi doğru olmuştur.
5. Öğretime başlama yaşı 5'e çekilince, son 4 yıllık lise döneminin sebep olduğu zaman kaybı telâfi edilebilir. Ancak, birçok gelişmiş ülkede olduğu gibi bu dönemin 3 yıla indirilmesi de düşünülebilir.
***

Bu arada 28 Şubatçı CHP'lilerin -irtica paranoyasına dayanan- reform aleyhindeki gulgulesi de ibret vericidir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA