İKİ maça da baktığımızda söylenecek bazı temel cümleler var. İlki, Beşiktaş'ın kalitesi yetmedi. İkincisi ise; Beşiktaşlı oyuncuların taktik anlayışı ve oyun disiplini, Atletico Madrid'in yarısı bile değildi. Mesela en somut örneği Arda Turan... Türkiye'de oynarken dün geceki kadar mücadele etmiyordu ve en önemlisi dün geceki gibi defansına yardım etmiyordu. İspanya onu çok değiştirmiş. Demek ki oralardaki futbol mantalitesi bizden çok farklı.
Oyuna bakıyoruz, Beşiktaş orta sahayı pas yaparak geçemiyor. Defanstan çıkan uzun toplarla Almedia'ya pas atılmak isteniyor, o da indirirse Beşiktaş pozisyon bulacak. Hepsi bu... Edu'dan sağ açık yapan zihniyet ilk maçta da Veli'den sol bek yapmıştı. Dün gece kanatlar kullanıldı mı, hemen hemen hiç. Ama yine aynı hatalar devam etti. İlk yarıda Arda defansın arkasına sarktı, Beşiktaş defansı ofsayt diye seyretti. Arda döndü solundaki oyuncuya bıraktı o da golü yaptı. Eğer Avrupa'da böyle hatalar yapıyorsanız takım savunmanızda da çok ciddi sıkıntılar var demektir. Aslında Arda'nın yarattığı bu gol Beşiktaş için her şeyi bitirdi.

CENK'İN BOYU, FALCAO'NUN BOYU...
İkinci yarı Atletico Madrid yarı sahasına kapandı. Beşiktaş pas yapıyor gibi görünse de üretim açısından koskoca bir sıfır... 90 dakikaya bakıyoruz, Beşiktaş'ın seyircisine 'ah' dedirtecek bir tek gol poziyonu yok. Gelelim Atletico Madrid'in ikinci golüne.. Eğer mart ayında Avrupa'da mücadele ediyorsanız ve kaleciniz böyle bir gol yiyorsa yine çok problemli bir takımsınız demektir. Cenk'in boyu 1.90, kollarına da 1 metre desek, 2.90... Falcao olsun olsun 1.80... Ama Cenk'in elleri arasından zıplayıp kafayı vurup golünü atıyor. Kamera şakası olsa ancak bu kadar tuhaf olur.
Sonuçta Beşiktaş futbol adına hiçbir şey ortaya koymadı. Rakibi karşısında sürklase oldu ve Avrupa'ya veda etti. Madrid maçları gösterdi ki, transferden hoca tercihine kadar birçok şeyimiz yanlış. Şimdi Beşiktaş play-off'ta üçüncülük için mücadele edecek. Onu da başarabilirler mi, bilmiyorum!