DÜN gece Atletico Madrid karşısında Beşiktaş'ın performansına bakıyoruz. İlk yarı ile ikinci yarı arasındaki fark gece ile gündüz gibi. Beşiktaş ilk devre 3 gol yedi, en az 3-4 tane daha yiyebilirdi ve en önemlisi temsilcimizin sol kanadı yol geçen hanına döndü. Bunun yegane sorumlusu kendisine teknik direktör bile diyemeyeceğimiz Carlos Carvalhal'dir.
Aklı sıra deneme- yanılma metodu ile kadro kurup strateji üretiyor. Sokaktaki herhangi bir futbolsevere sorsanız, "Veli'den sol bek olur mu?" deseniz, "Tabii ki olmaz" yanıtını alırsınız.
Dün gece ilk yarıya bakıyoruz, tabii ki olmadı. Atletico Madrid gibi bir takıma karşı İspanya'da Veli'yi sol bek oynatmak, intihar demektir.
Kabahat Veli'de değil, Veli'yi orada oynatan hocasında. Bir de bu yetmiyormuş gibi Veli'nin önüne Quaresma'yı koymuş. Hangi Quaresma'yı... Topsuz oyunda hiç olmayan, adam kovalamayan, defansına yardım etmeyen Quaresma'yı. Durum böyle olunca da Beşiktaş'ın yediği neredeyse tüm goller sol kanattan, Veli'nin olduğu bölgeden geldi.
İkinci yarı beyefendi hatasını görmüş ki, sol beke İsmail'i koyup, Veli'yi de önüne çekti ve Quaresma'yı oyundan alıverdi. Oyun başında sahaya çıkması gereken kadro, uygulanması gereken taktik anlayış böyle olmalıydı. İkinci yarıya bakın, Atletico Madrid'in neredeyse tek pozisyonu yok. Beşiktaş daha hakim ve üstelik ikinci yarının hemen başında da Simao'nun harika golüyle umutlanıverdiler.
HOLOSKO KAÇIRMASA...
Geriye kalan neredeyse 40 dakikada Beşiktaş en az 1 gol daha bulabilmek için her şeyi yaptı. Önce Pektemek kaçırdı ve son dakikalarda da Holosko. Hele hele Holosko'nun vurduğu top gol olsa 3-2'lik sonuç İstanbul için çok ama çok büyük bir avantaj olabilirdi.
Elalemin yabancı hocalarına milyon dolarlar verip takımlarımızın başına getiriyoruz. Onlar da, amatör takımların teknik direktörlerinin yapmayacağı hataları yapıp tur umutlarımızı zora sokuyorlar. Tıpkı dün gece Carlos Carvalhal'in yaptığı gibi.