Tayyip Erdoğan takıntısı dışında siyasi heybelerinde başka bir şey bulunmayan saplantılı ve ezik kesime laf yetiştirmek, vakit kaybından başka ne anlam taşır ki?
Aslında bunlar "Algıları çarpıtarak yönlendirelim" diye çabalarken kendi algılarını çarpıttılar...
Düne kadar "Kürt barışı olmazsa olmaz" diye yazıp çizenler, şimdi "Barış Açılımı"nı sabote etmeyi meslek edinmiş durumdalar.
Türkiye'de devlet içinde devlet kurmaya teşebbüs eden bir örgütün başı neden Amerika'da konuk ediliyor, bunlar bunu hiç sorgulamadılar.
Ama Mısır'da Sisi darbesiyle kapatılan bir siyasi partinin üyeleri Türkiye'ye gelebildikleri zaman, "Teröre destek mi veriyoruz" diye feryat edebiliyorlar.
Akla turp sıkmak...
Hani Nevşehirli ilk kez geldiği İstanbul'da trenden inince Haydarpaşa'da karşıya bakmış ve gördüğü semtin adını sormuş. Ona "Bu gördüğün yer Kadıköy" denilince sinirlenmiş,
- Bizim Nevşehir'e şehir, Kadıköy'e de köy diyenlerin aklına turp sıkayım, demiş ya.
Aslında Tayyip Erdoğan takıntısından başka hiçbir siyasal içeriği ve söylemi olmayan kesimin çıkardığı kuru gürültüye bakıp "Türkiye'de kutuplaşma var" diyenlerin akıllarına turp sıkılmalıdır... Eğer "Ekmeleddin İhsanoğlu Cephesi"nde yer almak için tıpış tıpış sandığa gidenler bir "Kutup" ise, ona oy vermeyen yüzde 64'lük kesime de "Ekvator" mu demeliyiz?
Tutarsızlıklar sergisi
Bunlara bakarsanız Gazze'yi, Suriye'yi görmezden gelmek "Batılılık"tır... "Başı örtülü eşi olanlar Çankaya'ya çıkarsa kaos olur" diye manşet atanlar, şimdi eski cumhurbaşkanının başı örtülü eşinin söylemlerine sarılmakta ve eşinin başı yine örtülü olan yeni Cumhurbaşkanını da "Neden Çankaya'yı bırakıyor" diye sorgulamaktadırlar.
Bunların halleri hayatında ilk kez muz ikram edilen Temel'in haline benzemiyor mu?
Trendeki bir kompartımanda yolculuk eden Temel'e karşısında oturan yolcu muz ikram etmiş. Hayatında ilk kez gördüğü bu meyveyi Temel kabuğu ile ısırdığı sırada, tren bir tünele girmiş.
Tren tünelden çıkınca elinde ısırdığı muzu tutan Temel, kompartımandakileri "Sakın bunu yemeyin, bunu ısırmak bile insanı kör ediyor" diye uyarmış ya...
Uzadı ve tadı kaçtı
Kendilerini kutup olarak gören yerli Eskimolar da, her seçimde tünele giriyorlar...
Çıkınca da "Sakın seçmene güvenmeyin" diyerek hezeyanlarını seslendirmeye başlıyorlar. Ama bu hezeyanlarını "Düşünce" diye kamuoyuna sunma işini hem uzattılar hem de tadını kaçırdılar.
Çok bilinen Temel fıkrasındaki gibi bir durum bu da... Bir davette ilk kez taze incir yiyen Temel, bu meyvenin adını sormaya utanmış. Ertesi yıl aynı eve gittiğinde ev sahibine "Bana geçen yıl ikram ettiğiniz o meyveden yine verebilir misiniz" demiş. Ev sahibi "Hangi meyve" diye sorunca, Temel "Dışı mordu, kabuğunu soyunca beyaz, çekirdekli bir içi vardı" diyerek tarif etmiş geçen yıl yediği meyveyi...
Ev sahibi bu tarifi duyunca "Bu olsa olsa patlıcandır" diye düşünmüş ve mutfaktan Temel'e bir patlıcan getirtmiş. Temel patlıcanı ısırdıktan sonra yüzünü buruşturmuş,
- Siz bunu hem uzatmışsınız hem de tadını kaçırmışsınız, demiş.