Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Her ateş insanı yakmaz ve her su insanı boğmaz ki

Bir dostum vardı eski günlerde... Şimdi birbirimizi pek görmüyoruz.
Cahit Sıtkı Tarancı "Otuzbeş Yaş" şiirinde önce kendi kendine sorar...
"Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
"
Sonra da şöyle der ya:
"Hayata beraber başladığımız
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir,
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
"
Sözünü ettiğim eski dostla da yollarımız ayrılmış olmalı ki, pek görüşmüyoruz şimdilerde... Ama anılarla yollar hiç ayrılmaz. Hep sizinle beraber yola devam ederler.
Bu eski dost da kötümserliğin canlı anıtı gibiydi. Ne deseniz, neden söz etseniz "Bu iş iyiye gitmiyor" diye cevap verir ve hepimizi kötü günlerin beklediğini söylerdi.

Gamlı baykuş modeli

Bu nedenle ona "Sen Kızılderili reisi Gamlı Baykuş'un Türkiye şubesi gibisin" derdim.
Belki de gerçekten atalarından biri Kızılderiliydi.
Çünkü tanıdığım bir çift iç yanaklarından aldıkları doku örneklerini İskoçya'daki bir gen araştırma kuruluşuna gönderip "Bizim atalarımız kimler olabilir" diye sorduklarında, çiftin kadınının Pontus Rumlarından erkeğinin de Kızılderililerden geldiği cevabını almışlardı.
Ben "Gamlı Baykuş" dediğim o eski dostu hatırlarken, bizim toplumsal genlerimizdeki kötümserlik bilgisini kimlerden aldığımızı gerçekten merak ettiğimi de hissettim.

Bir başarı hikâyesi

Tabii ki Pollyannacılık oynamaya gerek yok. Elbet çözüm bekleyen sorunlarımız fazlasıyla var.
Ama bu belalı coğrafyada 1'inci Dünya Savaşı'ndan bugüne bütünlüğünü ve bağımsızlığını koruyan, üstelik çoğulcu demokrasiye geçmeyi başaran adeta tek ülkeyiz. Alt ve üst yapımızı kurduk, her alandaki uzman kadrolarımızı yetiştirdik. Her alanda dünyaya açıldık, turizmde, taşımacılıkta, ticaret ve sanayide dünya ile rekabet edebiliyoruz. Okuma ve yazma bilmenin bir azınlığın sahip olduğu ayrıcalıklı dönem geride kaldı. Her ilde lise yokken, şimdi her ilde üniversiteler var.
Daha da ötesi tabuları yıktık... Kendi tarihimizle yüzleşecek cesarete sahip olduk. Anadolu kültürü ile Mezopotamya kültürünün birlikteliğinden çıkan sinerji, her alanda barışı, gelişmeyi işaret ediyor.
Ama bizim gamlı baykuşlarımız "Bu iş iyiye gitmiyor" plağını döndürmeye hiç ara vermiyorlar.

Kronik kötümserlik

Mesela "İhracat ülkesi olduk" diyorsunuz, "Ama ithalatımız da fazla" diye ağlamaya başlıyorlar. Sanki İsviçre'nin kakaosu mu var ki çikolata ihraç ediyor, Japonya demir üreticisi mi ki çelik mamulleri ihracatçısı? Önemli olan katma değer yaratmak değil mi?
Böyle o kadar çok kötümserlik nedeni var ki gamlı baykuşlarımız için... "Askeri vesayet sona erdi" diyorsunuz "Ama sivil vesayet başladı" diyorlar.
Kronik kötümserlik şiirde hoş olabilir ama gerçek hayatta bunaltıcı olabilir.
Evet... Cahit Sıtkı şiirde "Su insanı boğar, ateş yakarmış/ Her doğan günün bir dert olduğunu / İnsan bu yaşa gelince anlarmış" diyor ama gerçek yaşamda su insanı temizler ve ateş ısıtır da...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA