St. Petersburg'da toplanan G-20 liderlerinin ümmi olmadıkları kesin... Hepsinin okuması, yazması var. Ancak ümmi olmamak, cahil de olmamak anlamına gelmiyor.
Bu liderler belli ki Türkiye'de muhalefet sözcülerinin açıklamalarını ver Türkiye'nin dış politika uzmanlarının yorumlarını ne okuyorlar ne de biliyorlar.
Bilselerdi Başbakan Erdoğan'la ikili görüşmeler yaparlar mıydı? Türkiye'yi yalnızlığa sürükleyen Başbakan Erdoğan'ın da, St. Petersburg'da yalnız bırakılması gerekmez miydi yani?
Putin'in, Obama'nın, Merkel'in Erdoğan'la görüşmeleri, onun Suriye hakkındaki görüşlerini dinlemeleri, bu isimlere yakışan bir davranış mı?
Kişiye takıntılı siyaset
Aslında bu zirvede G-20 üyelerinden 19'u ayrı bir salonda toplanmalıydı... Başbakan Erdoğan da bir odada tek başına, kapalı televizyon yayınından toplantıyı izlemeliydi.
Belki bir jest olarak Türkiye'den bir sanatçı davet edilir ve toplantıya ara verildiği zamanlarda bu sanatçı, Başbakan Erdoğan'a "Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar kadar yalnızım" benzeri şarkılar söyleyerek yalnızlığını unutturmaya çalışabilirdi.
Olayın mizah dışındaki gerçeği ise şöyle özetlenebilir.
Türkiye'de muhalif siyasetçiler ve saplantılı yorumcular çok temel bir hata yapmaktalar.
Bir kişiye takıntılı ne siyaset, ne de yorumculuk yapılabilir.
Babanızın uçağı mı?
Havadaki uçakta patlama duyan yolculara "Ne diye telaşlanıyorsunuz, bu babanızın uçağı mı ki" tepkisini gösteren Temel anlayışı ile yapılan siyaset ve yorumlar, hem bunları yapanları, hem de bunları dinleyip okuyanları sadece yanıltır... Türkiye'nin güvenliğini ve çıkarlarını hesaba almayıp "Yeter ki Tayyip başarısız olsun" çizgisi izleyenler, kendi ülkelerinin halkı karşısında da ecnebi konumuna itilirler.
Dünyada ülkelerin dış siyasetine iktidarlar yön verir.
Obama da Putin de "Acaba Türkiye ne yapacak" sorusuna cevap aramak için ne muhalefet sözcülerine, ne de bozuk plak gibi Erdoğan'a takılmış yorumculara kulak verirler.
Erdoğan ne düşünüyor?
Onlar Türkiye'nin Suriye ile komşu olması ve 500 bin göçmene kucak açılması dolayısıyla Erdoğan'ın ne düşündüğünü anlamaya, daha da fazla önem verirler. Bu arada tüm dünya Beşar Esad'ı kınarken, krizin başlangıcında Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun Şam'a gidip, Beşar'ı saatlerce uyardığını da bilirler.
Ve onlar Başbakan Erdoğan'ın Suriye'ye ilişkin olarak izlediği siyasete kendilerinin gecikmeli olarak katıldıklarının da bilincindedirler... Ve bizdeki bozuk gramofonların aksine, onlar Türkiye'nin değil Suriye halkının çaresizliğine ve yalnızlığına çözüm aramaktadırlar.
Acaba utanırlar mı?
Ayrıca Beşar Esad sonrası Suriye'ye dönük öngörüler konusunda da, Erdoğan'ın ve Davutoğlu'nun en gerçekçi bilgilere sahip olduklarının farkındadırlar.
Burada kendi aralarında "Erdoğan ne kadar yalnız" diyerek birbirlerini pompalayanların, St. Petersburg zirvesinden gelen haberlere ve görüntülere bakıp utanmalarına gerek yok.
Onlar Kahire'den Sisi ile CHP heyetinin görüntüleri gelince belki utanabilirler... Ama belki de "Sisi'nin yalnızlığını biz giderdik" diye sevinirler.