Amerika Birleşik Devletleri dünyanın "Süper Güç"ü.
Ne var ki 6 Kasım'daki Başkanlık seçiminde sadece Amerikalı seçmenler Beyaz Saray'da kimin oturacağına karar verecekler.
Siyasetin özetidir bu.
"İktidar" ulus devletlerin iç dengelerinde belirlenir.
Sizin yönettiğiniz devletin global gücü ne kadar fazla olsa ve izlediğiniz siyaset ile diğer ülkelerin insanlarını ne kadar etkileseniz de, iktidarınıza kendi ülkenizin insanları karar verir.
Eğer 6 Kasım'daki Başkanlık seçiminde sade Amerikalı değil dünyalı seçmenler de oy kullansaydı, herhalde Obama ezici çoğunlukla yeniden seçilirdi.
BBC'nin internet sitesinde "GlobeScan/ PIPA" şirketinin 3 Temmuz ile 3 Eylül arasında 21 ülkede ve 21 bin seçmen üzerinde yaptığı kamuoyu yoklamasını sonuçları yayınlandı.
Dünyada Obama tutuluyor
Buna göre Amerikan Başkanlık seçimi global düzeyde yapılabilseymiş, seçmenlerin yüzde 50'si Obama'yı, yüzde 9'u da Romney'i desteklermiş.
Mesela Fransa'da Obama'ya verilen destek yüzde 72 oranındaymış.
Bu nabız yoklamasında Romney'i sadece Pakistanlıların Obama'ya karşı tercih ettikleri anlaşılmış.
Ne var ki bütün bu oranların bir kıymet- i harbiyesi yok.
6 Kasım'da başa baş geçecek bir seçim yarışı yaşanacak Amerika'da...
Sonucu kararsızlar belirleyecek.
Bu kamuoyu yoklamasının yansıttığı gerçeği, bizim siyasetçilerimiz de herhalde biliyor.
Erdoğan'ın durumu
Örneğin çeşitli yoklamalara göre şu anda Ortadoğu'da en fazla beğenilen ve tutulan siyasi liderin Başbakan Tayyip Erdoğan olduğu defalarca yazılıp söylendi.
Ama hepimiz biliyoruz ki AK Parti ve Erdoğan Türkiye'deki bir genel seçimi kaybettikleri zaman, Suudilerin veya Filistinlilerin beğenilerinin bir anlamı kalmıyor.
Bundan çıkan sonuç, siyasi liderlerin kaderlerinin dış değil iç politikadaki başarılarına dayalı olarak belirlendiğidir.
Birkaç yıl önce Sovyetler'in son lideri Gorbaçov'la sohbet ederken ona "Dış dünyada ne kadar çok tutuluyorsunuz" dediğimde gülmüş ve "Rusya'da beni hiç tutan yok" diye cevap vermişti.
2'nci Dünya Savaşı'nı gece gündüz Churchill'le birlikte geçiren İngiliz Başbakanın eski gelini Pamela Harriman İstanbul'a geldiğinde, onunla da uzun bir sohbet imkânı bulmuştum.
Churchill'in kederi
Ona "Churchill'i 2'nci Dünya Savaşı'nda en fazla üzen olay Singapur'un Japonların eline geçmesi mi, yoksa Kuzey Afrika'da Rommel'in İngiliz ordusunu yenmesi miydi" diye sormuştum.
Pamela Harriman bu soruma "Churchill en fazla savaştan zaferle çıkıp genel seçimde iktidarı Atlee'ye ve İşçi Partisi'ne kaptırdığı zaman üzüldü" diye cevap vermişti.
Bizde de Türkiye'yi 2'nci Dünya Savaşı felaketinin dışında tutmayı başaran İsmet İnönü, ilk gerçek genel seçimde iktidarı kaybetmedi mi?
Veya hem "Kıbrıs Fatihi" hem de "Öcalan'ı Türkiye'ye getiren" siyasetçi Bülent Ecevit'in sonu, partisinin seçim barajı altında kalması ile noktalanmadı mı?
Kısacası Bin Ladin'in öldürülmesi Pakistanlıları Obama'ya karşı olmak konumuna itse bile, bu olay Amerikan seçmeninin tutumunu fazla etkilememişe benziyor.