Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Kafalarda istifham yerine izdiham olursa...

Antalya'daki Topçu Alayı'nda askerliğimi yaparken "Kafanızda izdiham olduğunda bana gelip danışın" diyen bölük komutanını sık sık hatırlıyorum.
"İstifham" kelimesine aşina olmadığı için "İzdiham"ı kullanan bu genç subay, meğer çok da yanlış yerde kullanmıyormuş bu kelimeyi.
Çünkü kafalarımızda kuşku duyduğumuz bir konuya dönük bir istifhamdan çok, her konunun birbirlerine çarparak aydınlanmadan yerlere serildikleri izdiham var genellikle.
Örneğin Hükümet uluslararası ilişkilerin kurallarına da, hukuka da, insan haklarına da saygısız davranan İsrail'i doğru yola davet etmek için birtakım girişimlerde bulunuyor.

Koşer mutfağı ve siyaset

Türkiye bir anlamda İsrail Koalisyonu'nun fanatik Siyonistlerine şöyle diyor:
- Koşer mutfağında etle sütü ayırmaya gösterdiğiniz özeni, siyasette de devlet ile terörü ayırmaya da göstermelisiniz!
Buna karşı kafasında izdiham olan kesimler olayı hemen "Bu Yahudiler yok mu, zaten PKK'yı da İsrail üretmedi mi" benzeri yorumlarla yaklaşıyorlar olaya.
Bunlar İsrail Devleti'nin 1948'de kurulduğunu, "Şeyh Said Ayaklanması"nın veya "Dersim faciası"nın, 1920'lerde ve 1930'larda meydana geldiğini pek düşünmüyorlar.
Sanki "Kürt realitesi" ve buna ilişkin eylemli kalkışmalar İsrail kurulmadan önce yoktu.

Nedensellik ve spermler

Ayrıca PKK'ya karşı İsrail'den alınan Heron'ların kullanıldığı (veya kullanılamadığı) pek düşünülmüyor.
Kafasında izdiham olanlar için sebep-sonuç ilişkisi (nedensellik) pek önemli değil.
Mesela dün Ertuğrul Özkök Hürriyet'teki yazısını şöyle bağlamıştı:
"- Son cümleye geldim ama kendimi tutamayacağım. Malum 'Sperm' yazısının üzerinden 2 hafta geçmeden, Türkiye, adalet konusunda ilk defa ciddi meseleleri konuşmaya başladı."
2'nci Dünya Savaşı'ndaki "Britanya Muharebesi" günlerinde yaşlı bir İngiliz kadının yaşadıklarını, sanırım bir kez daha anlatmıştım.

Ev neden yıkıldı
Bu kadıncağız tuvalette ihtiyacını giderdikten sonra sifonu çekmiş ve o anda evi başına yıkılmış. Çünkü o sırada Alman uçaklarının Londra'ya attıkları bombalardan bir kadıncağızın evine isabet etmiş.
"Ben sifonu o kadar hızlı çekmedim" diye feryat eden kadını enkazın altından çıkartan kurtarma ekipleri, evin neden yıkıldığını bir türlü anlatamamışlar ona.
"Ben sperm yazısı yazınca Türkiye'de hukuk anlayışı değişti" diye feryat eden bir meslektaşımızı, eski ve yeni yanılgılarının enkazından kurtarmayı Murat Belge'ye bırakmak herhalde daha doğru olur.
Kafalardaki izdihama bir örnek de Cüneyt Özdemir'in İstanbul-Los Angeles seferinde penceresinin perdesini kapatıp uyumayı reddeden Alinur Velidedeoğlu'nu, jurnaline konu etmesinden verilebilir.

Uçak yatakhane mi?

Bereket Alinur Velidedeoğlu'nun kafasında izdiham yok.
"- Uçak yatakhane değildir. Kimse beni gündüz vakti penceremin perdesini kapatmaya ve uyumaya zorlayamaz. İsteyen uyku maskesi takıp gündüz vakti de uyuyabilir" diye açıklama yapmış...
Bir köşe yazısında kafalardaki izdihamın tümünü listelemek tabii ki mümkün değil.
Kendilerini Nasrettin Hoca'nın eşeğinin sol arka ayağı olarak görenler ve "Bastığım yer dünyanın merkezidir" diyenler var oldukça, bu izdiham sürecektir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA