Malum, medyada "beyaz hayat tarzı" jeneratörü diyebileceğimiz bir ekip var.
Çok dikkat edilmesi gereken bir ekiptir.
Bir kez sizi dillerine doladılarsa...
Hele beğeniyormuş, destekliyormuş, övüyormuş gibi yapıyorlarsa...
Yandınız demektir!
Farkınızı anlatamazsınız.
Ellerindeki medyayı ve kalemlerinin gücünü öyle kurnazca kullanırlar ki, ne politik duruşunuz kalır, ne hayat kavrayışınız.
Biliyorum, her insan gibi beğenilmek, sevilmek istersiniz ve bu adamlar işte tam da o noktadan...
Yani "aşil topuğu"nuzdan yakalar, yoğurur, yontar sizi. Artık siz, eski siz değilsinizdir.
Bu satıları niye yazdım diye soracak olursanız...
Pop sosyologun dünkü Hürriyet'te "Hayrünnisa Hanım'ın Sırları" başlıklı tam sayfa ve müthiş "hesaplı" övgülerini okurken içim bir tuhaf oldu. Eyvah, diye seslendim içimden ama artık kime ne faydası var!
Ekip olarak göklere çıkartıyorlar ya Hanımefendi'nin resepsiyondaki çıkışını...
O hızla Köşk mönüsündeki deniztarağı övgüsüne kadar gelmişler.
Köşk'e getirilen yenilikler, davetlerdeki incelikler bir bir dökülmüş, yağlanmış, ballanmış.
Böyledirler işte!..
Daha yedi sene önce neredeyse yalancılıkla suçladıkları ve "aman asker bu başörtüsüyle sizi görmesin, çok kızar" diye korkutmaya çalıştıkları insanı işlerine geldiğinde ve politikalarına uygun düştüğünde göklere çıkartırlar.
Ve bunu her seferinde ideolojik bir zafer duygusuyla "beğeniler" üzerinden yaparlar.