Dün ajanslara düşen o içler acısı görüntüleri izlemişsinizdir.
Birkaç çocuk Gazze kıyısına top oynamaya gidiyor.
Evlerin ve kırık dökük barakaların ötesinde pırıl pırıl bir kumsal ve masmavi bir denizin uzandığı yere...
Çocuk değiller mi işte! Her şeye rağmen içlerinde gürül gürül bir hayat sevinci kıpırdanıyor. Topun büyülü dünyasına kapılıp acılardan azıcık uzaklaşacaklar.
Fakat ilerde İsrail donanmasına ait bir gemi var.
İlk top atışını kıyı çizgisine yapıyor.
Çocuklar şaşkın, dört bir yana kaçışmaya başlıyor.
İkinci atış geride kalan dört çocuğu vuruyor. Biri 9, biri 11, ikisi 10 yaşında dört Filistinli çocuk oracıkta can veriyor.
Kelimelerin tarif edemediği bir acıya açılıyor her şey.
Hatta bu görüntüleri izleyince, insanın içinde kelimelerin doğrudan kendisine; işe yaramaz oluşlarına karşı bir öfke yayılıp büyüyor.
***
Peki o görüntüleri izlerken şu sözleri hatırladınız mı?
"
Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz? Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyoruz."
Tarih 29 Ocak 2009'du.
Davos'ta Dünya Ekonomik Forumu'nda düzenlenen
"Gazze: Ortadoğu'da Barış" panelinde
Başbakan Tayyip Erdoğan, konuşmacılar üzerinde baskı kurmaya çalışan
İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e dönüp bunları demişti.
Olay hep "
one minute" sözleriyle anıldı ve zihinlere öyle kaydoldu. Fakat bu bir yönüyle eksik ve yanıltıcıydı.
Çünkü Erdoğan'ın sarf ettiği sözler, "
one minute"dan öteye uzanıyordu.
Şimdi yeri geldi, tekrar dönüp o sözleri hatırlamakta yarar var.
Erdoğan konuşmasında "
Bu zulme alkış tutanları da kınıyorum" diyerek yönetimleri ve medyasıyla zulme destek çıkan
Batı'yı da hedef almış, ardından "
Bu çocukları öldürenleri alkışlamak insanlık suçudur" demişti.
O kadarla da kalmamıştı Erdoğan.
İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e kutsal kitaplarındaki "
Öldürmeyeceksin!" buyruğunu hatırlatarak en ağır darbeyi indirmişti.
***
Erdoğan'ın sözlerinde ifadesini bulan gerçeğin bir "
kırılma noktası", bir "
uyanış anı"nı oluşturduğunu 2009'da fark edemedik belki ama yarın öbür gün anlayacağız.
Bu bütün dünya için geçerli.
Nitekim artık
sıradan insanların vicdanı isyan ediyor.
Tümüyle İsrail'den yana ve Filistin gerçeklerini perdeleyerek haber yapan
Batı medyası ilk defa sokaklarda bu kadar geniş biçimde protesto ediliyor.
Hava döndü, dönecek!
Peki bizim "
beyazlar" ne halde diye sormayın.
Onlar 2009'da içine düştükleri "
Eyvah, Batı bizi artık affetmez!" korkusundan iki adım ileri gidemediler.
Hiç utanıp sıkılmadan, ölen çocukların günahını Filistinlilere yüklemenin yolunu arıyorlar.