Fenerbahçe-Manisaspor maçına kadın ve çocukların alınmasına; tribünlerde hoş görüntülerin oluşmasına gazeteler bayıldı...
Yağlamalar, ballamalar gırla...
Oysa bilmez miyiz?
İşler kötü gidiyorsa eğer...
Vitrine kadınlar ve çocuklar çıkartılır, içerideki kargaşa gözlerden kaçırılır.
Eski bir "idare" yöntemidir bu!
Ah, bir de aklı başında sandığım kimi futbol yorumcularının bu uygulamaya methiyeler yağdırması var ki, şaşırtıcı!
Futbol ortamlarına hâkim ergen erkek öfkesinin yerini ergen kız histerisi alırsa, bunu ilerleme mi sayacağız?
Oysa neresinden bakarsanız bakın...
Ortada berbat bir cinsiyet ayrımcılığı var!
Federasyon Fenerbahçeli kadın taraftarların arkasına saklanarak beceriksizliklerini gözden saklamaya çalışıyor.
Üstelik Fenerbahçeli kadın taraftarları da doğru anlamalıyız. Onlar "mağdur" duruma düşürüldüğüne inanan bir takımın taraftarları. Tribünlerde coşkuyla yerlerini almalarında bu durumu protesto etme arzusu da yatıyor.
Yoksa uygulamanın doğruluğu nedeniyle orada değiller. Bir kere şunu bilelim... Ceza kalkmış değil!
Fenerbahçe'nin "seyircisiz maç" cezası kaldırılmadı.
O bakımdan ya kadınlar "seyirci"den sayılmıyor (basbayağı süs sayıldıkları ortaya çıktı) ya da sadece erkekler cezalandırıldı!
Bu saçmalığı gözden kaçırarak, üstelik feminist havalarına girerek uygulamayı alkışlayanları hiç anlayamıyorum! İkincisi... Hanımlar, beyler farkında değil misiniz?
Neredeyse her gün maç var artık.
Belki de play-off'a kalmadan kamuoyu futboldan bıkacak, maç lafı bile kusma duygusu uyandıracak!
Üçüncüsü...
Her gün maç oynanması demek, medyada ve sokakta her gün maç tartışması demektir.
Acaba federasyon ve kulüpler şunu mu istiyor...
Yani maç tartışalım ama şike operasyonunu, yaklaşan UEFA kriterlerini, mali sorunları unutalım.
Eğer öyleyse, yazıklar olsun hepimize...
"İçeride" garip şeyler dönüyor ve biz vitrine çıkartılan kadınlara ve çocuklara bakıyoruz.