Birkaç gün sonra Lisa Gherardini del Giocondo'nun mezarını açıp yüzüne bakacaklar.
Daha doğrusu...
1479-1545 arasında yaşamış bu kadıncağızın mezarından elde edilen bulgulardan kalkarak yüzü ve gülümseyişi yeniden resmedilmeye çalışılacak.
Anladınız, değil mi?
Da Vinci'nin ünlü tablosu Mona Lisa'ya modellik yaptığı öne sürülen kişiden söz ediyorum.
Mona Lisa gerçekte erkekti, şuydu, buydu derken bu noktaya kadar gelindi.
Belli ki "Mona Lisa'nın sırrı" histerisi bitmek bilmeyecek.
***
Bilen bilir...
Paris'te
Louvre müzesinde sergilenen bu
tablonun boyutları yarattığı etkiyle kıyaslanamayacak kadar küçüktür.
Yine de tuhaf bir tarafı vardır.
Karşısına geçtiğimiz ilk anda bile anlarız ki,
bizim ona bakışımızdan daha önemlisi tablodaki kişinin bize bakışıdır.
Basbayağı
bize bakmakta ve galiba gülümsemektedir!
Ama bu tablonun daha da tuhaf bir yanı, daha doğrusu bir öyküsü vardır ki...
Pek bilinmez.
Ne midir o, hemen söyleyeyim.
Mona Lisa sanıldığının aksine...
Sanat tarihçilerinin gözünde hep çok dikkat çekici ve ünlü bir tablo değildi.
Ne olduysa, 1911'de oldu.
***
1911'in 21 Ağustos'unda üzerinde iş önlüğü olan bir adam koltuğunun altında bir paketle müzenin yan kapılarından birinden çıkıp gözden kayboldu.
Üzerinden bir gün geçtikten sonra fark edildi ki...
Mona Lisa tablosu yerinde yoktu!
Çalan
Vincenzo Peruggia adında kendi halinde bir badanacıydı.
Sonrası bir çığ gibi geldi.
Çok şaşırtıcıydı.
İnsanlar akın akın Louvre'a gelmeye başladı. Kapıda kuyruklar oluştu.
"Giden" Mona Lisa'nın geride bıraktığı
"boşluğu" görebilmek için...
İlginçtir, kuyruktakiler daha önce adını bile duymamıştı
Mona Lisa'nın.
***
Hırsızlıktan üç hafta sonra Paris'in, birkaç ay sonra da Avrupa'nın her yerini
Mona Lisa imgeleri doldurmuştu.
Çikolata kutularında bile o vardı.
Artık sadece sanat tarihi için değerli bir imge olmaktan çıkmış, bir tür toplumsal
"aşk"ın nesnesi olmuştu.
İki buçuk yıl sonra Vincenzo'nun evinde bulundu tablo ve yerine döndü.
O günden bugüne hep dikkatler üzerinde!
(Meraklısı bu hikâyenin ayrıntılı analizini Darian Leader'in "Mona Lisa Kaçırıldı" adlı kitabında bulabilir.)
***
Doğrusu,
"Mona Lisa'nın gülümseyişindeki sır" veya
"gerçekte tabloya modellik yapan kimdi?" tartışmaları bana çok yavan geliyor.
Ben yukarıda anlattığım öyküyü daha çok önemsiyorum.
Hani...
Yokluğunda buluruz ya, kalbimizdeki sevgiliyi!
Hani...
Bir başkası onu bizden çalınca, gerçekten sevdiğimizi anlarız ya!
Hani...
Aşk, aslında baştan ayağa özlemdir ya!
Odur işte, asıl sır!