Popüler kültür, kılık kıyafet modaları olduğu gibi "sosyal siyaset" modaları da vardır.
Bütün halkı etkiler bu modalar; zihinleri kurcalar, dile sakız olur!
Son günlerin modası "cepheleşmek"ten yakınmak!
Bir yandan korkular, kuşkular üreteceksin...
Bir parça akılla bakıldığında "şehir efsanesi" olduğunu çocukların bile anlayacağı saçma sapan rivayetlere inanıp en yakın dostlarını, çevreni, iş arkadaşlarını heyecanlandırmak ve "cephe"ye sürmek için kullanacaksın...
Gündüz herkese gülümseyecek, gece Facebook'a girip "Türkiye felakete sürükleniyor" diyerek ortalığı velveleye vereceksin...
Sonra da "Biz böyle değildik, ne oldu bize? Bu referandum da cepheleşme çılgınlığımıza tuz biber ekti" diye söyleneceksin!
Bu işin bir yanı...
Kişiler temelinde baktığımızda samimiyetsiz gibi görünen bu moda tavrın sosyal ve tarihsel kökenleri "samimi"dir. Onu sonra analiz ederiz.
***
Ama memleketi etkisi altına alan bu atmosfere savaş diliyle (cephelerden, mevzilerden söz ederek) yaklaşmaktan vazgeçtiğimizde bambaşka bir şey görüyoruz çünkü.
Türkiye tarihinde belki ilk kez...
Toplumun bütün kesimleri; merkeziyle, çevresiyle, kıyısıyla köşesiyle herkes birbirini umursuyor ve memleketin geleceğini önemsiyor!
Bu kadar net!
Ayrışma gibi görünen bir süreçten geçerek de olsa, bazen nefret söylemleriyle de olsa...
Kimse diğerini yok saymıyor, sayamıyor! Tersine ciddiye alıyor, düşünüyor, önemsiyor.
***
Herkes biliyor ki...
Karşı çıksan da, savunsan da, anlayışla karşılayıp biraz uzaktan baksan da artık
başörtülüler yokmuş gibi yaşayamazsın!
Terör yüzünden ciğerin yanıyor olsa da, öfkeden kırılsan da, artık
Kürt Sorunu yokmuş gibi yapamazsın! Cumhuriyet tarihinde yaralar açmış yirmi sekiz isyanı yok sayıp "eskiden ne güzel barış içinde yaşıyorduk, ah bu dış mihraklar" diyerek kendini avutamazsın!
Yakın tarihi nasıl yorumluyorsan yorumla, devletin laiklik uygulamasını ister eleştir, ister savun! Ama
Türk modernleşme projesinin özünde toplumun hücrelerine nüfuz ettiğini görmezden gelemezsin!
Yani...
Aslında güzel bir merdivenin ilk basamaklarındayız!
Toplum, nihayet kendine bakıyor!
En seçkinci kesimler, en burnu büyük çevreler, en kör mahalleler bile
"ötekileri" yok sayamıyor!
"Demokraside birleşmek" için önce nerede ayrıldığımızı bilmek gerekirdi! Şimdi işte o noktadayız!