Miras diye birlikte ilmiklenip dokunmuş kulis anıları kaldı anam babamdan.
Otel motel, han hamam, holding, şirket, AVM ya da şu bu bıraksalar böylesi kadar varlıklı olamazdım.
Züğürt tesellisi demeyin.
Hatıranın köpüklü, coşkulu, bin bir renkli oluşu hele de öbek öbek birikmişse zenginliğin tepesi valla...
El kadar bebeliğimden başlayıp o devirlerin efsane gazinolarının; Çakıl'ların, Kazablanka, Şato, Tepebaşı, Taksim Belediye, Gar, Maksim'lerin içinde boy verdi o tıfıl oğlan.
Sırf İstanbul'dakiler mi?
Hayır... Anadolu'da da öyleydi durumum.
Ankara'da Gençlik Parkı içinde her ne eğlence mekânı varsa hepsinde. İzmir'de Göl, Ekici, Akasyalar, Adana'da Emirgan, Malatya'da Kernek, Bursa'da Taylan, Antep'te Kavaklık ve daha nicelerinde haftalarca aylarca turne çocuğu olarak serpildim anlayacağınız. .
Çocukluk yıllarında aklım haylazlıkta da olsa kulak bu; istemesen de seslerle doluyordu.
Kendi kuşağımın adlarını bile zor anımsayacakları ya da bilip de seyretme şansı tutmamışlarına göre böyle bir şansım da mirasıma bonus oldu diyelim.
Aşağıya bu muhteşem sesleri ve isimleri saygıyla anmak babında bir şeyler sunsam diyorum.
Umarım sever siz de göz açıp kapama kadar küçümen bir an bile olsa sevgi selam yollarsınız onlara değil mi?
Hazine sandığı
Aklıma ilk gelen bir liste çıkarayım. Behiye Aksoy, Nesrin Sipahi, Ahmet Üstün, Güneri Tecer, Neşe Can, Saime Sinan, Mualla Mukadder, Sevim Çağlayan, Muzaffer Akgün, Nezahat Bayram benim misketlerle kafa karış oynadığım kuytu köşenin az ötesinde sahnede olurdu daha ne hazine sandığım olsun?
Saydığım bu usta yorumcuların sesini, uzaktan da duysam birbirinden ayırt edebilecek kadar işlemişti belleğime. Yine de aralarında en sevdiğim en etkilendiğim diyecekler var elbette. Mesela Gönül Ablamı tek geçerim her dönem için. Gönül Akkor'u yani. Sahnede Roman müzisyenleri bile ağlatan assolistti o. Bunun ne yaman bir marifet olduğunu Mesela Mehmet Barlas, Hıncal Uluç, Rauf Tamer, Oğuz Haksever, Hasan Pulur gibi işin kurtları iyi bilir. Akabinde Ayşegül Durukan'a meyillendi beğenmelerim. Şarkı söylemiyor da çok yakın bir gerçek dost pencereden sarkıp hoş sohbetler yapıyor gibi okuyordu Ayşegül Hanım.
Sonrasında elbette muhteşem sesler, harika yorumcular geldi geçti ve geliyor şükür ki.
Dedim ya ben işin nostalji ve mirasyedilik kısmındayım.