Her temas iz bırakır... Olay yeri inceleme uzmanlarının; hem bilimsel gerçekliği kanıtlanmış hem de söylencesi fiyakalı teoremi bu.
Sadece olay yerinde, suç mahallerinde geçerli bir durum mu peki?
Asla...
Kalbimize, ruhumuza temas eden olaylar da iz bırakıyor. Dahası, etken aynı olsa da, parmak izleri gibi herkesin içine benzersiz farklarda işliyor.
Özellikle son haftaları, son 'malum olayları' düşünelim.
Nerede ne durumdaydık fark etmedi. Kimdik, neydik, kimlerleydik fark etmedi. Duruşumuz, bakışımız, inancımız, kavlimiz, kerratımız, hesabımız, pozumuz, pozisyonumuz fark etmedi. Hava solur gibi, su içer gibi, denize girer gibi, ummanlardan herkese 'özge' pay düşer gibi oldu.
Yüreklerimize 'temas' geldi, iz bıraktı sözün özü.
Çileli haftalardı ama iyi şeyler de zuhur etti deyip, gönül serinletelim azıcık.
Mesela mı?
Kavganın en soylusu kendinle yaptığındır diyesim var. 'İyi bir kavga kötü bir barıştan evladır' kelamını da belleğimde mıh gibi taşırdım zaten. Ekle birbirine, umutlan.
Nicedir kendinize, çevrenize, olup bitene, yitip gidene, buluşa, sunuşa, kavruluşa ve sayısız yaşam çentiğine bu kadar yoğun kafa patlatıp, akıl mantık yürütmüş müydünüz?
Gece yastığa baş koyduğunuzda, boylu boyunca uzandığınız köhne bir salda yatmış da, koyudan koyu lacivert bir ırmaktan kayıp karanlık bir su tüneline girmiş gibi hissettiniz mi kendinizi?
Umarım öyledir...
Tünelin sonunda ışık illa ki...
İnsan yaşar ve aşar...