Yeni havaalanımızın temeli atıldı.
Kaç uçağın inip kalkacağını, kaç milyon kişinin gelip geçeceğini okumuşsunuzdur. (Berlin'deki inşaatı da Almanlar inşallah yirmi ikinci yüzyıla kalmadan tamamlayacaklar, şu anda o köhne Tegel Havaalanı'nda doğru dürüst bir "duty free shop" bile yok, gidenler bilirler.)
Bu büyük olaya muhalif basın bile geniş yer verdi.
Doğrusu da buydu, "Tayyip yaptı" diye olayı görmemek, hani Stalin'e kızıp "Kızılordu Berlin'e girdi" haberini atlamak gibi bir şey olurdu...
Hürriyet manşet yapmış. "Dünya hedefi" demiş.
Milliyet manşete başka şey çekmiş ama havaalanı törenini manşet üstüne almış, "tarihi gün" demiş.
Vatan, manşet yanından görmüş ve başbakanın "zafer anıtını dikiyoruz" cümlesine yer vermiş. "Misyon gazetelerini" okumadığım için onlar ne halt ettiler bilmiyorum. "Muvafık gazeteleri" de geçiyorum, dedikodu olmasın.
Fakat Taraf'a baktım. Hani şu az satışlı ve az satışlı denilince bazı yazarlarının çok bozulduğu gazeteye...
Manşet: ABD, El Kaide listesi verdi. (İyi etmiş.) Sürmanşet: Lider duracağı yeri bilmeli. (Başbakana dokundurmaca.) Manşet yanları: Salih Uçan uçtu uçuyor. (Fenerliler düşünsünler.)...
Sharapova yeniden şampiyon. (Onu da sosyete düşünsün.)...
Brezilyalı Boğaz'da döner kebap yapıyor. (Eh, bu beni de ilgilendirir.) Manşet altı: Kılıçdaroğlu basın özgürlüğü sözü verdi. (Şimdi yokmuş.) Bir süre aradım, havaalanı haberi nerede?
Varmış, varmış ama dikkatli okuyacaksın...
Sayfanın dibine doğru, iki sütuna bir alıntı: Gezi zekalılar türedi...
Başbakan söylemiş. İçini okuyunca, bu arada bir havaalanı temeli atıldığını da "geçerken" anlıyorsun.
Azıcık ayrıntı da yok değil ama taa 11. sayfaya atmışlar, o da sayfanın dibine.
Daha ziyade, birinci sayfadaki minik haberin tekrarı.
Neşe bacım, Tayyip düşmanlığı bu kadar mı gözünüzü kararttı yahu?
Yoksa "ateistlerin Fethullah aşkı" bu kadar mı ayyuka çıktı?
Yoksa parayı veren mi düdüğü çalıyor?
Ben de vereyim, bana da çalışın.
Son kaça olur? Ben alıcıyım...
İstersen Taksim'de tepişen yarı-aydın okurlarınızın anlayacakları şekilde "Cem Yılmazcasını" söyleyeyim: What happens to me? I'm receiver...