Böyle durumlarda esnafın lafı cebindedir. Herkesin çekmecesinde standart, hazırlop cümleleri hazırdır, çıkarır kullanırlar:
Yüreğimiz yanıyor...
Kelimeler yetersiz...
Sözün bittiği yerdeyiz... Kimisi de şiir yazmaya kalkar:
Ölüm karası...
Ölüm adın kömür olsun...
Sevgisiz kara ölüm...
Madende ölmenin dayanılmaz ağırlığı...
"Çetin Altan numarası" çekip "bugün canım yazı yazmak istemiyor" demek ve günü atlatmak da ucuz ve kolay bir esnaf yoludur ayrıca.
Yazacak fazla bir şey de yoktur aslında, görev şehitlerine Tanrı'dan rahmet, kederli ailelerine ve de aziz Türk milletine başsağlığı, yaralılara şifa, sorumlular cezalandırılsın...
Deprem olursa, cümlenin ilk bölümünü "doğal felaket sonucu yitirdiklerimize" diye değiştirirsin. Ocak göçüklerinde ve patlamalarda da "deprem öldürmez ihmal öldürür" lafazanlığının ilk kelimesini "maden" yaparsın, iş biter.
Ateş düştüğü yeri yakar, madende kocasını kaybetmiş köylü kadının acısını sosyete orospusu anlayamaz, anlamış gibiyi oynar.
Evet, yandık ama benim de midem bulandı.
"Bunu da Tayyip yapmıştır, hükümet istifa!" tavrına.
Bu felaketten "ekmek çıkarmaya" çalışan vicdansızlara.
Bunun, depremde uzak kasabalardan kalkıp Gebze'ye, Yalova'ya "ölü soymaya" gitmekten farkı yok (cesetlerin parmaklarından yüzüklerini çalıyorlardı)...
Milli yas ha? Bakın bakalım bu gece kaç kişi doluşacak diskoteklere falan.
Siyah kurdele ha? Bir yandan köşeye koyarsın, bir yandan Muhteşem Süleyman'ın "making of"unu yayınlarsın, ardından UEFA Kupası.
Bunlar eğlence değilmiş. (Ucunda para var.)
Maçları erteledik dersin, bir bakarlar yalnızca amatör küme maçlarını ertelemişsin, hafta sonu "ikincilik düğümü" çözülecek, ertelemek olur mu? Ayrıca "yabancı çocuklar" da bir an önce memleketlerine dönecekler, hem yoruldular hem başka işleri var, kimisi milli takımına gidecek...
İçim kalkıyor, çarşaf çarşaf ilan veren şirketleri görünce.
Futbol maçı yayınına reklam verir gibi. Fırsat bu fırsattır.
Ölenlere Tanrı'dan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı... İmza: Abüzittinoğlu Holding.
Ağanın çok umurundaydı sanki üç yüz amele gitmiş pisi pisine...
Bütün bunları Tayyip yapmasa bile kapitalizm yapıyormuş.
Sovyetler Birliği, maden ocağından çıkan "iktidardaki" işçilerine becerip de sabun ve havlu veremiyordu. O neyin "karasıydı" acaba?
Demek ki işçiyi savunmak için Taksim'de tepişmek yeterli değilmiş.
Elbette ben de ölenlere rahmet, ailelerine başsağlığı dilerim, dahası elimden gelmez. Ama bu felaketi fırsat bilip gene ayaklanmaya kalkanlara bir şey dilemiyorum. Yaralarını sarmak için İstanbul sermayesine gitsinler, gazlı bez, tentürdiyot falan versin.