On yıl süreyle televizyonda yorumculuk yaptım. Öyle bıktım ki, şimdi herhangi bir kanalın kapısının önünden bile geçmek istemiyorum, "telefonla canlı bağlantı" girişimlerine de "evde yok" dedirtiyorum.
"Engin yapıyor biz de yaparız" düşüncesiyle bu yorumculuk işine girişenlerin hepsi burun üstü çakıldı. İşi bilmiyorlardı, kolay sanıyorlardı.
Eh, köşe yazarlığı da böyledir, "o da bir şey mi, bana da bir köşe verseler bak neler yazarım" diyenler şişer kalırlar. Kimisi üç günde, kimisi üç haftada, kimisi üç ayda, kimisi üç yılda.
Bunları size söylüyorum Sayın Haşim Kılıç. Ne ilgisi var demeyiniz, çok ilgisi var.
Öyle görünüyor ki, emekli memur gazetelerinin gazıyla "muhalefetin Çankaya adayı" olma yoluna girdiniz. Bedelini biliyor musunuz?
Artık "partilerin işi aralarında bitirip evinize müjdeli haberi gönderme" döneminde değiliz. Muhalefetin aklına aday deyince gene ya emekli genelkurmay başkanı gelebiliyor ya da AYM başkanı, o cenahta değişen bir şey yok ama iş meclis kulislerinde bitmiyor.
Araziye çıkıp halktan oy isteyeceksiniz!
Hiç böyle bir deneyiminiz oldu mu Haşim Bey? Kameraya "AKP'yi kapatmadık" demek kolay ama hiç kitle karşısına, binlerce kişinin önüne çıktınız mı?
CHP il örgütleri elbette size bütün desteklerini vereceklerdir, bayraklar, otobüs, platform, ses düzeni falan... Gerçi başbakan gibi iki milyon kişi toplayacak haliniz yok da, on binlerce kişinin karşısında sonra apışıp kalakalmayın...
Televizyonun canlı yayınında "şu anda en az on milyon kişi beni seyrediyor" diye düşünen yorumcu kilitlenir kalıverir. Tiyatrocu deyimiyle "trak" gelir, çok şükür bana hiç olmamıştı, umarım size de olmaz.
Bir çırpıda kaç vilayet dolaşabilirsiniz Haşim Bey, "bu akşam Balıkesir yarın akşam Bandırma" yapabilecek misiniz? (Aklıma gelmişken: "Otobüs kiralayıp seçim günü, yani bir gün içinde, sabah sekizden akşam beşe kadar bütün illerde bütün sandıkları kontrol edeceğiz" yazan zavallılar ortalıkta görünemediler!)
Siz de ortalıkta görünmezseniz, sizin yerinize Kılıçdaroğlu çıkar konuşursa bu sefer skandal boyutlarında bir hezimet kaçınılmaz olur.
Bir de, halka birşeyler "vaat etmeniz" gerekecek tabii... Öyle ya, oy istiyorsunuz...
Cumhurbaşkanı tarihimizde ilk defa halkoyuyla seçilecek, "emsal teşkil edecek" bir uygulama da yok önünüzde. Ne diyeceksiniz? "Kanunları geri göndereceğim, hükümetle inatlaşacağım" mı diyeceksiniz?
Hukukun üstünlüğü... Bunlarla oy alınmıyor.
Kuzum Haşim Bey, iyi düşünün, memur medyasının gazına gelmeyin. Gençler pek bilmezler ama, Allah korusun, bu işin bir de cumhurbaşkanı seçiminde madara olan Faruk Gürler gibi "üzüntüden yüreğine inip gürleme" riski var!
Ben gene de, Safiye Ayla ve Sabiha Gökçen hayatta olmadıklarına göre, Muazzez İlmiye Çığ önerimde ısrar ediyorum.
Ne gülüyorsunuz yahu, hem yaş hem de zihniyet açısından muhalefete en uygun adaydır. Gülmesene kardeşim, şurada memleketi kurtarıyoruz herhalde. Bak hâlâ gülüyor...