Önümüzde gene bir 10 Kasım var.
Uzun süredir içki yasağı, sinema yasağı, tiyatro yasağı uygulanmıyor ve sabi sübyan, bendenizin 1958 yılında başına geldiği gibi, o gün yalnızca "güldüğü" için neye uğradığını anlayamadan ceza almıyor.
Bu yıl iki ayrı anma töreni varmış (bakalım hangi Babıali salağı boş bulunup "kutlama" yazacak?)
Biri Ankara'da. Maocular Anıtkabir'de kırmızı karanfil dağıtacaklarmış. Kağnı uyduramayınca karanfil verecekler.
Biri İstanbul'da. Kendine "Genç Türk" adını veren tuhaf bir kuruluşun üyeleri, yüzlerine Atatürk maskeleri takıp Dolmabahçe Sarayı'nın önünde toplanacaklar. Bunlar kendilerine "Mustafa Kemal'in askerleri" de diyorlar.
Bunların Internet sitesine girdim baktım, karşıma üyelerden birinin şu sözleri çıktı: "Gök Tanrı'nın görklü adına and olsun! Deniz gibi dalgalanan Alsancak'a and olsun! Dokuz kat göğe, yedi kat yere and olsun. Tolunay görse uluyan, yağı görse dalayan Gök Börü'ye and olsun..."
Eh, herhalde arkadan da Dedem Korkut gelecek, boy boylayacak, soy soylayacak, top toplayacak...
Bu arkadaşlar maske eyleminde "V for Vendetta" filminden esinlenmişler. "Kızıltuğ" filmini seyretmeye yaşları tutmadığı içindir. Ama pekala "Kurtlar Vadisi" dizisinden uygun bir Polat Alemdar suratı edinebilirlerdi. O da olmazsa sırada Behzat Ç. var.
Fakat Babıali'nin bazı hokkabazları uyandılar, gençlere "yapmayın" diyorlar. "Sizi hep kışkırttık ama bu kadar da kışkırmayın, tadında bırakın."
Niçin yapmayacaklarmış efendim, hani memlekette demokrasi vardı?
Sahneye Bandırma vapuru çıkarıp yüzdürmek serbest de, yüzüne Atatürk maskesi takmak mı yasak?
Polis biber gazı sıkarsa da bir güzel ağlarsınız, fena mı olur?
Belki arkasından, "uluslararası kuruluşlar notumuzu yükseltiyorlar ama başbakan ekonomiden anlamıyor" diye de tatlı tatlı saçmalarsınız, Kılıçdaroğlu gibi.
Hazret, "CHP'yi iktidar yapmak gibi bir hedefimiz yok" diyerek tarihe de geçti!
Şaka yapmıyorum, vallahi dedi bunu. Vallahi billahi söyledi.
Fena mı, "Atatürk'ün yattığı yere gidemiyorum, bari öldüğü yere gideyim" diye yazı yazanlar "bu iş bizim yarattığımız gülünç canavarla da olmuyor" deyip onun yerine Mustafa Sarıgül'ü geçirme çalışmalarına başlarlar... Başlamak için ne zamandır elleri kaşınıyor, vakit bu vakittir.
Belki bilinçlenirler, diyecektim ben de...
Hayır, kastettiğim "Atatürk İstanbul'a geldikçe niçin pis padişahın emekçi halkımızın kesesinden yaptırdığı Dolmabahçe Sarayı'nda kalıyordu" sorusunu sorduracak türden bir bilinçlenme değil...
Gençlere dokunmayınız efendiler. Alp Er Tunga, Bamsı Beyrek, Dirse Han oğlu Boğaç Han, Kanturalı, Yegenek, Salur Kazan, Tepegöz ve Deli Dumrul hep birlikte Dolmabahçe'de toplansınlar.
Niçin istiyorum, biliyor musunuz?
Belki solcu geçinen üç-beş dangalak, kimlerin peşine takıldığını nihayet anlar!