Yahu bakın on yılda neler olmuş: Merkez Bankası'nın döviz rezervleri 27 milyar dolardan 115 milyar dolara çıkmış...
Gayrı safi yurt içi hasıla 230 milyar dolardan 799 milyar dolara...
Kişi başına milli gelir 3 bin 500 dolardan 11 bin 700 dolara...
İhracat 36 milyar dolardan 150 milyar dolara...
Eğitim bütçesi 7 milyar 500 milyon liradan 39 milyar liraya...
Hastane sayısı 271'den 825'e...
Üniversite sayısı 76'dan 168'e...
Havaalanı sayısı 25'ten 47'ye...
THY uçuş noktası 60'tan 198'e...
Otoyol uzunluğu 6 bin kilometreden 21 bin kilometreye...
Çıkmış vallahi.
Hep çıkacak değil ya bunlar, inenler de var:
Enflasyon yüzde 65'ten yüzde 7'ye...
Kamu borcunun milli hasılaya oranı yüzde 73'ten yüzde 36'ya...
İnmiş.
Ama bu arada siz ne yapın?
Tiyatro yapın.
Çok değişik bir şey yapın: Atatürk'ü hiç bilmiyoruz, bize Atatürk'ü anlatın.
Müjdat yazsın, Zülfü bestelesin, afişler Bedri'den, dış ses Rutkay. (Levent oynamıyor mu?)
Dekor şaşırtıcı olsun, lapa lapa kar yağsın mesela ama kar tutsun... Dolmabahçe Sarayı'nın görkemli avizesi de bulunsun sahnede, Harbiye'deki tahta masa da. Bandırma vapuru yüzdürülsün. Doğum yaptığı anda Zübeyde Hanım'ın kucağına bir bebek versinler, bebek canlı gibi olsun. (Canlı olmayacağına göre içkisi, sigarası, kumarı, gece hayatı da olmayacak, oyunun danışmanı Bay Turgut sevinecek.)
Saat dokuzu beş geçeyi gösteren saat da yapın, balmumundan olsun ama birebir...
Tiyatro bilmeyen cahiller, ünlü Fransız tiyatro adamı Andre Antoine'ın taa 1887 yılında Paris'te Theatre Libre'de uyguladığı "natüralist dekor" anlayışıyla 2012 yılında mutlu olsunlar.
Andre Antoine sahneye canlı inek de çıkarırdı, doğal olsun diye.
Onun Fransa'da 1887'de yaptığını siz 2012'de Türkiye'de yapın, sizinki de ilericilik olsun.
Cebinizden para da koymayın, İş Bankası'ndan kredi alın. Böylece kendi oyununun "sponsoru" da bizzat Atatürk'ün kendisi olsun (bankaya ortaktı ya... Duyulmamış anekdotlar olsun bu oyunda.
Çok da duyulmamış olmasın, vallahi kodesi boylarsınız ha!
Kısa zamanda kalkmazsa gider seyrederim, söz.
Fakat gözlerim sahnede kağnıları da arayacak, Maocular'ın cumhuriyet bayramında bir türlü bulup da Ulus Meydanı'na getiremedikleri kağnıları...
Elif bacı, ölü öküzü çeksin bir kenara (Andre Antoine inek çıkarırdı, siz öküz çıkaracaksınız, unutmayın), geçsin yerine, sürsün kağnıyı Tandoğan Meydanı'na, pardon cepheye...
Perran Müjdat'ı çoktan bıraktığına göre, Elif'i Serra oynasın.
Ama başı açık olacak, sonra kızcağız aynaya bakar da korkar. Başörtülü görünce öcü gibi korkuyormuş.
Korkmayınız, başörtülüler ırzınıza geçemezler. Örtü var da takım taklavat yok!