Muhalefet çevrelerine sorarsanız, iktidar "cumhuriyeti ortadan kaldırıp padişahlık ilan etmeye" hazırlanıyor!
Deprem bahanesiyle cumhuriyet bayramı törenleri yapılmamış ama Abdülmecid için anma töreni yapılacak...
Başbakanla "Birinci Recep" diye dalga geçtik, etkili olmadı, bir de bu yolla orduyu kışkırtmayı deneyelim arkadaşlar, gerçi orduyu kışkırtmanın modası geçti ama darbe yaptıramasak da hiç olmazsa bizim safları sıklaştırırız! (Bu bize gene de seçim kazandırmaz ama başka da ne halt edelim?)
Evet, tarihinde ilk kez TBMM bir padişah için anma töreni düzenliyor... muş.
"Görevinin esaret altında bulunan başkenti ve padişahı kurtarmak olduğunu" beyan eden ilk meclis, birinci meclis unutuluyor tabii! Öyle ya, Türkiye'de her şey 28 Ekim 1923'ü 29 Ekim 1923'e bağlayan gece başladığına göre...
Yahu kamutay ne zaman kurulmuştu? 1920'de değil mi, cumhuriyetten üç buçuk yıl önce?
Peki birinci meclis aslında "İngilizler'in basıp dağıttıkları Osmanlı Mebusan Meclisi'nin düşmandan uzakça bir yerde, Ankara'da yeniden toplanmış şekli" değil miydi muhterem arkadaşlar?
Hatta bu o kadar böyleydi ki, tutuklanmamış ve İstanbul'dan "kaçabilen" mebuslar meclise "doğrudan" katılmışlar, ayrıca bir seçim sürecinden geçmemişlerdi... "Kısmi" seçim, düşman işgali altında bulunmayan bölgelerde, ancak "eksik kalan koltukları doldurmak için" yapılmıştı!
Böyle değil miydi yahu? Bize okulda böyle öğretmiştiniz de...
Haa, demek ki TBMM "zalim Osmanlı'nın pısırık Meclis-i Mebusan'ına karşı" kurulmamış, önce okuyup öğreneceksin, ondan sonra ukalalık edeceksin.
Abdülmecid'leri de karıştırmayacaksın ayrıca. Meclisin anmak istediği zat, Birinci Abdülmecid mi, İkinci Abdülmecid mi? (Ay bundan iki tane mi var kııız?)
İkinci Abdülmecid yok. "İkinci Abdülmecid" olması gereken ama olamayan "Halife Abdülmecid Efendi" var yalnızca...
Korkma, meclis onu anmıyor, "Tanzimatçı padişahı" anıyor. Hani Tansu Çiller başbakanlığı sırasında "şanlı Tanzimat'ımız" diye bir laf etmişti de çok kızmıştınız... (Aynı hanım, kurtuluş savaşı sırasında "Ankara'nın yakılıp yıkıldığını" da ileri süren çok bilgili bir profesördü.)
Kemalistler, Tanzimat'tan niçin nefret ederler?
Kendileri daha "radikal" oldukları için, "Tanzimat" yani Osmanlı "düzenlemeleri" eksik ve yetersiz kaldığı için mi? Bana kara diyen dilber, kaşların kara değil mi, Tanzimat'ı sevmeyen dilber, senin yaptığın da düzenleme değil mi?
Ama sen padişahın "zevk ve sefaya dalmamış olanını" seversin ayrıca, örneğin Fatih'i seversin İstanbul'u aldığı için, Kanuni'yi seversin Hürrem'i götürdüğü için... Abdülmecid'i sevmezsin, saray yaptırdığı için, içki ve kadın düşkünü olduğu için...
Saray, içki ve seks konusunu pek kurcalamasan iyi edersin, sonra mahçup olmayasın!
Onun için, gel istersen "cumhuriyet yönetimi eski rejimin devlet başkanlarını anmalı mıdır" şeklinde tartışalım bu meseleyi.
Tarihinden nefret ediyorsa, anmamalıdır. Tarihiyle "barışmak" istiyorsa anabilir.
Fransa'da adım başında kral heykeli, kral caddesi, kral sokağı, kral lisesi...
Fransız cumhuriyetçileri eşektir, biz akıllıyız. Bu o kadar böyledir ki, Fransa'da iki yüz yıl içinde on dört kere rejim değişir, kimsenin aklına başkenti değiştirmek gelmez, bizimkine gelir.