Altı ay önce şike suçunun cezasını ağırlaştıran kanun çıktığında, şikecilerin hiçbiri bunu üstüne alınmamıştı.
"Nasıl olsa bizi içeri tıkmaya kimse cesaret edemez" düşüncesi hakimdi. Bunun için de, bütün yöneticiler ağır cezalara güle oynaya onay verdiler.
Ne zaman ki işin ucu kendilerine dokundu, yaygara koptu.
Önce "ne olmuş yani, herkes yapıyor" saçmalığına sığındılar.
"Su-i misal, misal teşkil etmez" şeklindeki hukuk ilkesini bilmiyorlardı herhalde.
Sonra, "yaptık ama göz yumun" pişkinliği geldi.
Sonra da, "para kaybedersiniz, hatta batarsınız" tehdidi...
Nasıl olsa ortada korkak, kişiliksiz, şişi de kebabı da yakmamaya çalışıp her attığı adımda büsbütün rezil olan bir federasyon da vardı...
Fakat işin içinden çıkamıyorlar, UEFA da hiç hoşgörülü davranmıyordu.
Alaturka "idare etmek" kavramı Avrupalı'nın kafasında yoktu.
(Bilmez miyim? Burnumu sürte sürte öğrettiler bunu bana... Viyana'da otel odasında sigara içerken yakalandım, "idare edin" dedim, "bir daha içerseniz cezası bin avrodur" şeklinde bir cevap aldım. Ödemedim çok şükür ama oteli de terketmek zorunda kaldım.)
"Zeytinyağı gibi üste çıkma" politikası da Avrupa'da işlemiyor, hele tehdit tam ters tepki yaratıyordu.
Bu işin içinden nasıl çıkacaklar, adamlarını nasıl kurtaracaklardı?
Gene şark usulü bir çakallıkla tabii!
Enver Paşa'nın "yok kanun, yap kanun" felsefesi uyarınca, "kanun bizimkilere yaramıyorsa kanunu değiştir" düşüncesiyle.
Şimdi bir yasa değişikliği hazırlamışlar. Bir tasarı. Önce siyasi parti yöneticilerini kafakola alacaklar, sonra da onları kullanıp yasa tasarısının meclise dayatılmasını sağlayacaklarmış.
Buna göre, şikeye verilen, beş yıldan başlayıp on iki yıla kadar çıkabilen hapis cezası, hepi topu üç aya inecekmiş. Müşterek bahislerde üç yıla kadar çıkabiliyor ama "sadece maç kazanmaya" yönelik masum (!) şikenin cezası üç aycık...
Yani, Allah'ın bir hikmeti, tam da Aziz Yıldırım'ın yazdan beri içeride bulunduğu süre kadar! Tesadüfe bak!
Üstelik bu da para cezasına çevirilebilecekmiş.
"Şikeyi kulüp başkanları yaparsa ceza yarı yarıya arttırılır" hükmü de kalkıyor.
"Teşvik primi" de suç olmaktan çıkarılıyor. "Çocukları motive ettik" deyip sıyıracaklar, kızlara asılan zamparaların "motive ettim" demeleri gibi.
Bu yasa değişikliği, üstüne üstlük, gene bütün hukuk ilkeleri çiğnenerek "geriye doğru" işleyecek!
Böylece kodeste bulunan herkes bir çırpıda kurtulacak. Yediği "meşkuk" goller yüzünden tutuklanmış gariban kaleci de koğuşta kodamanlara meydancılık yapmaktan...
Eveeeet... Artık nefesler tutuldu... Kulaklar hakemin düdüğünde, pardon, yüce mecliste...
Go go go go gooo!
Gözler yeni anayasa için mecliste değil, şikecileri kurtarma operasyonu için mecliste...
Go go go go gooo!
Milyonlarca lumpen hasretle bunu bekliyor, Türk basınının ayaktakımı da nefesini tuttu...
Bu alaturka kurnazlığı Michel Platini'ye yutturacaksınız ve sonra da Avrupa Birliği'ne gireceksiniz.
Açık tribün ağzıyla söyleyelim: Babayı girersiniz.