Geçenlerde size "Atatürk rahibelerinden" sözetmiştim. Elbette bunların bir de başı olacaktı. Bu sıfata da en çok yakışan Atatürkçü Düşünce Derneği başkanı Sayın Tansel Çölaşan sayılmalı değil miydi?
Nitekim Sayın Çölaşan da referandumda evet oyu verenleri "gaflet, dalalet ve hatta hıyanet" içinde olmakla suçlamıyor muydu? (O "delalet" diyordu ama Atatürk kadar Osmanlıca bilmesi beklenemezdi ki...)
Kendi payıma ben şimdi Sayın Çölaşan'dan "hangi tersanelere girildiği" konusunda da bir açıklama bekliyorum. Çocukluğumdan beri kafamı kurcalayan şu "bedhah" kelimesini de tercüme etmesini rica edeceğim (aman, sakın "bedbaht" demesin, bedbaht diye referandumda hayır oyu verip üzülenlere denir.)
Eh, Çankaya Köşkü'nü Vatikan, Nutuk'u kutsal kitap, Atatürk resmini de ikona gibi algılarsan, bu kiliseye bir başrahibe, bir de azize gerekir. (Papazları kendiniz bulun, tercihan kel kafalı olsun.)
Azize de yaratıldı: Türkan Saylan.
Fakat "dizisi" tutmadı, reyting meyting alamadı, ancak 74. sırada...
Çünkü merhumeden dizi olmaz.
Türkan Hanım, bir dönem hükümet düşmanlarının "bayrağı" haline getirilmişti.
Daha önce bunu Mina Hanım için denemişlerdi (Urgan), pek yürümemiş, dar bir çevrede "enteller arasında" kalmıştı. Türkan Hanım daha etkili oldu.
Ne de olsa hayatlarının son dönemlerinde Türkan Hanım televizyona ikide bir gönüllü çıkıyor, öteki hanım zar zor getirilebiliyordu. Saylan, Urgan'dan daha "medyatikti"...
Hiç kuşkusuz muhterem bir hanımdır.
Doktordu, deri ve zührevi hastalıklar uzmanıydı, cüzzamla savaştı, çocuk okuttu.
Cüzzamla savaştığı kadar liberalizmle de savaştı ve ünlü cumhuriyet mitinglerinin düzenleyicilerinden oldu.
Allah rahmet eylesin.
Lakin, bu hanımın hayatından dizi olur mu? Gözlerini para hırsı bürümüş dizicilere malzeme çıkar mı?
Yaptılar... Nerede mi satılıyor, pardon, yayınlanıyor? Elbette Aydın Doğan'ın dükkânlarından birinde.
Fakat, yürümüyor. Kaldıramıyorlar da, devrimlere hakaret olur.
Muhterem televizyon esnafı... Türkan Saylan'ın hayatında hiçbir "dramatik" gerilim yoktur, çatışma yoktur, zikzak yoktur, iniş çıkış yoktur. Bu Bihter'in bir Adnan'ı da yoktur, bir Behlül'ü de olmamıştır.
Merhume yetmiş dört yıllık ömrünü bir devlet memuru olarak yaşamıştır, o kadar. Tayin beklemiş, terfi etmiş, emekli olmuş, evlenmiş, çocuk büyütmüş, torun sevmiş ve günün birinde de vefat etmiştir. Milyonlarca insan gibi.
"Doksan saniyede bir aksiyon değiştirtecek" ne var bu senaryoda?
Kemalist gıdıklayarak para kazanmaya mı çalışıyorsunuz, biryerlere ve birilerine yaranmaya mı?
Öyle ya da böyle, Aydın Doğan'ın cebinden hovardalık etmeye kalkışmak biraz ayıp kaçıyor.
Türk televizyonculuk tarihinin çöp sepeti, eserinizi bekliyor.
Şu diziyi Cumhuriyet Halk Partisi'ne satsaydınız da ilçe örgütlerinde üyelere bağış karşılığı oynatsalardı daha iyi ederdiniz bence...
İlle "Kemalistlik" oynamak istiyorsanız niçin bir "Sabiha Gökçen dizisi" düşünmüyorsunuz?... O bir "Turkish Amelia Earhart"...
Bakın o dizinin içinde İsmet Paşa var, altı ok var, vınn vınn vınn motor sesi var, dan dun dan dun bol bol bomba var, adı Tunceli şeklinde değiştirilmiş Dersim var, o tarihte henüz babası Kamer Bey ile anası Yemuş Hanım'ın içtikleri ayranda laktik asit bakterisi olan Kemal Karabulut, pardon, Kılıçdaroğlu bile var!