Boğaziçi Üniversitesi'ndeki siyaset bilimci hocalarımızdan İlkay Sunar'ın dersini en arka sırada sessizce izleyen öğrencinin, gün gelip de Dışişleri Bakanı olacağını, hayalini zorlayarak da olsa tahmin edebilirdi insan. Ne de olsa Dışişleri siyaset biliminin bir parçası sayılır.
Başbakanlık ise... İşte, o farklı. Çünkü Dışişleri Bakanlığı akademisyenleri kendine çağıran bir alandır. Başbakanlık ise hem liderlik, hem yöneticilik, hem belagat isteyen, çok daha gerilimli bir konum.
Bu konuyu açtığım tüm arkadaşlarım hemen Konya mitingini hatırlattı. Evet, gerçekten de o mitingde konuşan Davutoğlu bir profesörden beklenmeyen ("tahmin edilmeyen" diyelim) üstün bir performans sergilemişti.
O halde geriye bir tek "liderlik" kalıyor ki Başbakan Erdoğan'ın ve diğer AK Partililerin demeçlerine bakılırsa lider zaten belli: Tayyip Erdoğan...
Şu açık: Arzu ettiği gibi bir "Başkan" da olsa veya "sadece Cumhurbaşkanı" olarak da kalsa, AK Parti'nin, Hükümetin ve genel olarak devletin lideri Erdoğan olacak.
Böyle diyorum diye Davutoğlu'nun işinin kolay olacağını sanmayın. Çünkü Cumhurbaşkanının da yapması gereken birçok iş var. Her dakika Parti ve Hükümetle ilgilenemez. Dolayısıyla Davutoğlu'nu gayet zor bir görev bekliyor.
Bir arkadaşım, "Kongrede seçilir mi" dedi. Kesinlikle. Çünkü hem AK Parti disiplinli bir parti, hem de liderin sözüne uymak (üstelik de bu kadar başarılı bir lider!) muhafazakâr partilerin geleneğinde var.
O halde "hayırlı olsun" diyelim ve esas mesele olan icraatı beklemeye başlayalım. Türkiye'yi ilginç günler bekliyor.