Hatırlarsınız: Rahmetli Erbakan ve onun sözünden çıkmayanlar her fırsatta dünyayı yöneten Yahudilerden ve siyonist komplolardan söz ederdi.
Başbakan Erdoğan her türlü kötülüğü Yahudilere ve İsrail'e atan bu zihniyete karşı aynen şöyle demişti:
"Siyonistler şöyle yaptı, böyle yaptı. Sen ne yaptın? Gardını alsana..."
Evet, Erdoğan'ın sözleri aynen böyleydi... Nereden mi biliyorum? Çünkü Başbakan bunu 2011 Şubatındaki Kırgızistan ziyaretinde söylemişti ve o geziye ben de katıldığım için kulaklarımla duymuştum.
Böyle diyerek Başbakan çok önemli bir noktaya parmak basmıştı: Mağduru oynamayarak, elindeki siyasi ve toplumsal araçlar kullanmak... "Mağdurluk" elbette tarihin her döneminde var oldu. Ancak mağdur olmak ve mağdurluğu aşmak üzere mücadele ederek adalet aramak başka şey... Mağdurluk üzerine bir "edebiyat" inşa etmek başka şey...
Bundan yaklaşık üç buçuk yıl önce Başbakan işte tam da o edebiyatı eleştiriyordu: "Peki sen ne yaptın?"
Madem bazı güçler sana karşı fırıldaklar çeviriyor... Sen de ona karşı bir şeyler yapsana...
Mesela Filistin'de tekrarlanan vahşet... Olay yeni değil. İsrail devleti bunu uzun yıllardır yapıyor: Uygun gördüğü dönemlerde, bazen bir füzeyi, bazen başka bir olayı bahane ederek saldırıyor. Bu saldırılardaki gerçek amacı ise genel olarak Filistin'in veya Filistin'deki bir gücün (şimdilerde Hamas örgütü) belini doğrultmasını engellemek...
Yani bir nevi "iki vitesten" ibaret bir siyaset bu: Saldır ve dur... Tekrar saldır, tekrar dur... (Bir bakma PKK'nın yaptığını andırıyor.) Madem karşı tarafta böyle bir mekanizma var... Ona karşı politika geliştirilemez mi?
Denebilir ki "İsrail'i ABD ve başta Almanya olmak üzere Batı ülkeleri destekliyor." Çok doğru... Ancak bu noktaya takılıp kalmamak gerekir.
Eski ve yeni siyasetçisinden entelektüeline, sanatçısından hukukçusuna, İsrail'in yaptıklarına kızan geniş bir kesim var Batı'da... Batı ülkeleri birer demokrasi olduğu için, kimse hükümetinin söylediklerine papağanlık yapmıyor. Birçok ünlü sima doğru bildiğini söylüyor.
İşin ilginç tarafı İsrail toplumu da böyle! Siz bakmayın Filistinli masum sivillere ve çocuklara atılan füzeleri coşkuyla alkışlayan Yahudilere...
İsrail toplumunda birçok demokrat ve hümanist vatandaş, devletine karşı çıkıyor. Hem de Türklerin aklının alamayacağı bir sertlikte!
En kolayı: Ağlamak ve küfretmek
Peki siz Filistin için üzülen Müslümanların, sözünü ettiğim o demokrat kesimlerle ittifak kurduğunu hiç gördünüz mü?
Söyler misiniz, Filistin için kahrolanların, ağlayanların Batılı veya İsrailli demokratlarla ve şiddet karşıtlarıyla işbirliği yaptığına kaç kere şahit oldunuz? Sistematik bir politika olarak; ben hiç olmadım.
Söz konusu ittifak; filmlerde, romanlarda filan görülüyor elbette. Ancak İsrail veya ABD veya Alman devletini- hükümetini etkileyecek düzeyde, somut ve gerçekçi bir politikaya şahit olmadım.
Demem o ki... İsrail devletinin tekrarladığı katliamlara "dur" diyecek birçok politika geliştirmek mümkün.
Ama nedense "bizimkiler" ağlamayı ve küfretmeyi tercih ediyor. Hele şimdi Twitter, Instagram filan da var... Saldırıda öldürülen çocukların fotoğraflarını internete koyup, altına "Kahrolsun İsrail" yazmanın süper politika olduğunu sanıyorlar.
Orhan Veli demiş ya: "Kimimiz öldük, kimimiz nutuk söyledik." O hesap...