Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Kesik başın sırrı

Bu yazıya başlamadan önce internette bir video izledim. IŞİD militanları, az evvel kestikleri bir erkek başı ile oynuyorlardı.
Gözlüklü bir militan başı yerden almaya çalıştı ama beceremedi. Herhalde, baştaki saçlar kanlı, terli ve yağlı olduğu için parmaklarından kayıyordu.
Birkaç denemeden sonra amacına ulaştı. Kesik başı kaldırarak kameraya gösterdi. Sonra, bir espri yapılmış olmalı ki kahkahalarla güldü ve başı yere bıraktı.
İnternette başka videolar da var: IŞİD hasımlarına korku salmak için olsa gerek, kâfir ilan ettiklerinin başını kesiyor. Bilhassa medeni dünyanın hafızasına bu davranışıyla kazınmış durumda: "IŞİD eşittir baş kesen terörist örgüt..."
Baş kesmek ile kurşuna dizmek veya ipe çekerek idam etmek arasında ne fark var?
Sanırım baş keserek öldürme eyleminden, öldürenin zevk aldığı kabul ediliyor. Canilik, sadistlik ve ölçüsüz hınç söz konusu... Orta çağları akla getiren ilkellik de cabası.
Yukarıda "medeni dünya" tabirini kullandım. Bununla medeniyet kavramının çok sayıdaki tanımından birini kastediyorum: "Şiddetin gündelik hayattan çekilmesi..."
Bu açıdan medeniyet ile modernleşmeyi karıştırmamak gerekir. Kafalar gayet modern biçimde de kesilir. Örneğin "giyotin" 1789 Fransız Devriminin icadıdır.
O dönemde kafa kesilerek idam, öylesine sıradan hale gelmişti ki bütün Avrupa, kesilen başın bir süre daha yaşayıp yaşamadığını tartışıyordu.
Örneğin büyük kimyacı Lavoisier, idama mahkûm edilince matematikçi ve gökbilimci arkadaşı Legrange'a şöyle demişti:
"Başım kesildikten sonra acaba beynim bir süre daha çalışacak mı? Lütfen başım sepete düştüğünde gelip bak: Gözlerimi iki defa kırparsam, anla ki beynim hâlâ hayatta..."
Rivayete göre Legrange arkadaşının son isteğini yerine getirdiğinde, kesik başın iki kez göz kırptığına dehşet içinde şahit olmuştu!

"Keşke benimkini de kesseler"
Kesik başlara olan ilgi sürdü gitti. Mesela dönemin bilimcileri köpeklerin kafasını kestikten sonra kan pompalayarak yaşayıp yaşamadıklarını incelediler.
1876'da Fransa'da Müşterek Otopsi Derneği kurulmuştu. Bir üye öldüğünde, diğerleri başını keserek, beynini incelemeye alırlardı. (Bilimsel ilerleme nasıl oldu sanıyorsunuz?)
İngiliz yazar Bernard Shaw ise bir gazeteye gönderdiği mektupta şöyle yazmıştı: "Keşke benim de kafamı kesseler de sadece bir baş olarak yaşasam. Böylece giyin -soyun, yemek ve banyo derdi olmadan kendimi sadece eserlerime verebilirdim."
Unutmadan: Terör dönemi (1793-94) bittiğinde Fransızların giyotini müzeye kaldırdığını sanmayın. Korkunç ceza, kapalı kapıların ardında sürdü gitti. Fransa'da giyotinle gerçekleştirilen son infaz (aynı zamanda son idam) çok da eski sayılmaz: Eylül 1977...
"Avrupa yeter, artık Türkiye'ye dönsek" diyeceksiniz. "20'nci yüzyılda baş kesme" dendi mi aklıma bir komandonun, PKK militanının başıyla verdiği poz geliyor: Fotoğraflarını görmüştüm ama gerçek miydi, yoksa montaj mı; canlıyken mi kesilmiş, öldükten sonra mı bilmiyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA