Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun Danıştay'ın kuruluş yıl dönümünde yaptığı konuşma, esas olarak iki açıdan eleştirildi:
İçerik olarak: Yürütmenin alanına girdiği için.
Biçim olarak: Lafı çok fazla uzattığı için.
Bence üçüncü bir mesele daha var...
Bu tip 'kurumsal' törenlerde kimlerin konuştuğuna baktığımızda, karşımıza ağırlıklı olarak bürokratlar çıkıyor: Anayasa Mahkemesi Başkanı... Yargıtay Başkanı... Danıştay Başkanı...
Ne Cumhurbaşkanı, Yargının parçası, ne de Başbakan... Onlar ya konuşmuyor... Ya da konuştuklarında, Yargıyı değil, Yürütmeyi temsil ediyorlar.
Eğer olaya, Devlet ve Sivil Toplum bağlamında bakarsak... Yaptıkları konuşma ne kadar demokratik olursa olsun... Ne kadar vatandaşın lehine olursa olsun...
Neticede AYM Başkanı da, Yargıtay Başkanı da, Danıştay Başkanı da, "Geçinmek için ihtiyaçları olan parayı devletten alan" birer memur.
O kürsüye çıkan kişiler arasında, sadece Barolar Birliği Başkanı, doğrudan Sivil Toplumun içinden geliyor, onu temsil ediyor.
Yargıyı oluşturan kurumlar ağı içinde... Savunma makamına görece küçük bir ver verilmiş olması... Hiç kuşkusuz Cumhuriyetin, kökleri Osmanlıya uzanan, devletçi zihniyetin sonucu...
Savcı ile avukatın, hâkimin karşısında eşit olması gerekir, ancak değiller. İddia makamı da, Karar makamı da memurlardan oluşuyor (aynı lojman, aynı servis, aynı yemekhane, vs.)
Bu yapının olağan sonucunu... İstanbul'daki bir davanın hâkimi, "Avukat ve savcılar mahkeme heyetine eşit mesafede değildir" diyerek apaçık ortaya koydu geçenlerde.
Hâkimler ve savcılar aynı kurula, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na bağlı. Yani gözleri- kulakları öncelikle o kurula yönelmiş durumda...
İşte bu şartlar altında... Barolar Birliği Başkanı'nın Yargıtay'ın ve Danıştay'ın açılış törenlerinde kendisine verilen o kısa süreleri çok iyi değerlendirerek... Savunma makamının Türkiye'de karşılaştığı temel sorunlara değinmesi gerekirdi.
Ancak Metin Feyzioğlu, bu fırsatı Hükümete yüklenmek için kullandı. Kendisi, "Hükümete teşekkür de ettim" diyor ama Devlet - Sivil Toplum bağlamından baktığımızda fark etmiyor: Yürütmeyi övme de, yerme de; sen asıl Savunmanın sorunlarından söz et...
Bildiğiniz gibi Türkiye'deki uygulamada Yürütme (Hükümet), kanunları yapan Yasamayı (Meclisi) kontrol etmekte... O halde Feyzioğlu, Yürütmeyi yanına çekmeye çalışmalıydı.
Faraza... "İddia makamı karşısında zayıf durumdayız... Savunmaya destek olacak yasaların çıkmasına önayak olmanızı diliyoruz" diyeceğine... Hükümetin uygulamalarını diline doladı.
Bunun sonucu ne olacak biliyor musunuz? Başbakan Erdoğan, "Bunların konuştuğu yere bir daha gitmem" dedi ya... Danıştay ve Yargıtay yönetmelikleri değiştirilecek. "Kuruluş yıldönümlerinde Barolar Birliği Başkanı da konuşma yapar" maddesi kaldıracak. (Nitekim girişimler başlamış.)
Böylece, Metin Feyzioğlu yüzünden... Sivil Toplum'un Savunma bağlamında sesini duyurmasına yarayan o çok kıymetli dakikalar elden gidecek.
Feyzioğlu ise Savunmaya verdiği zararın farkında değil; hâlâ "insani konuşma yaptım" diyor.