Uzmanlık alanı iktisat olan ama siyasi kavram ve pratiklere vakıf bir arkadaşım, geçen gün geçtiği notta, bu seferki Cumhurbaşkanlığı seçiminin çok önemli bir noktasına değindi. Okuyalım:
"Bundan sonra Cumhurbaşkanı partiler üstü olmayacak. Bilakis bütünüyle 'partili' bir 'Başkan' olacak; partili olduğu için ve partisi sayesinde seçilmiş olacak çünkü.
"Halk tarafından seçileceği için de bu 'partili' kimliği seçildikten sonra ortadan kaybolmayacak (partisiyle organik ilişkisinin kesilmesi hiçbir şey değiştirmez). CHP hâlâ bunu anlamamış görünüyor ya da bilmiyormuş gibi yapıyor.
"Fransa'daki sisteme yakın bir sisteme doğru gidiyoruz. Devlet Başkanı artık partili gibi davranacak. Bütün Türkiye'nin Başkanı olacak ama yine de partili gibi davranacak. Buna şimdiden alışmak gerek."
Bu nottan aldığım ilhamla... "Cumhurbaşkanını halkın seçmesi, onu ister istemez Fransa'daki Başkan (Yarı- Başkan) gibi yapar" iddiasına değinmek istiyorum. Aynı fikri, bazı AK Partili siyasetçiler, "Türkiye, Başkanını seçecek" diye ifade ediyor.
Hayır! Bu fikre katılmıyorum.
Cumhurbaşkanını halkın seçmesi, onu otomatik olarak Başkan yapmaz.
Gelin işin uzmanına kulak verelim. Siyaset bilimci İhsan Kamalak'ın derlediği Başkanlık Sistemi ve Türkiye: Ülkeler, Deneyimler ve Karşılaştırmalı Analiz (Kalkedon) adlı kitaba birçok uzman katkıda bulunmuş.
Mart 2007'de çıkan kitap, yedi yıl sonra yaptığımız şu tartışmaların bir kısmına yol gösterir nitelikte.
(Yarı) Başkanlık sistemine, Fransızların neden ve nasıl geçtiğini anlatan Prof. Ercan Eyüboğlu, Fransa'daki en önemli siyaset bilimcilerinden biri olan Olivier Duhamel'den şu alıntıyı yapmış:
"Sadece halkın oyları ile seçilmesi, cumhurbaşkanını tek başına yönlendirici iktidar odağı yapmaya yetmez. Finlandiya'dan İrlanda'ya, Avusturya'dan Portekiz'e, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi, bu ülkelerde cumhurbaşkanını siyasal yaşamın yöneticisiyönlendiricisi yapmamıştır."
Türkiye'ye gelirsek... Neden, Köşk'e seçildiği takdirde Başbakan Erdoğan'ın "Başkan" olacağını söylüyoruz?
Böyle bir zorunlu bağ var mı? Hayır, yok. Bakınız: Duhamel'in verdiği örnekler...
İkincisi: Biz hep "AK Parti'nin adayı" diyoruz ama bunun bir resmiliği yok aslında. Anayasa'ya göre en az 20 milletvekilinin aday göstermesiyle, "Meclis içinden veya dışından" bir kişi Köşk adayı oluyor." Yani parti aday göstermiyor.
O halde bu kanı nereden çıkıyor? Niye Başbakan Erdoğan, seçilirse "Başkan gibi olacak" diyoruz? Temel nedenler:
1) Başbakan Erdoğan'ın tartışmasız karizması... 2) AK Parti'nin 12 yıllık iktidar ve yüzde 50'ye yakın oyla gelen hâkimiyeti... 3) Muhalefetin alternatif oluşturamaması...
Özetle Türkiye... Fransa tipi bir rejime... Toplumsal ve yasal nedenlerle değil, konjonktür gereği ilerliyor.
Bu iddianın sağlaması basit: Bir an için Başbakan Erdoğan'ın Köşk'ü 2019'a ertelediğini varsayın... AK Partililer de faraza Abdullah Gül'ü aday göstermiş olsun... O zaman da, "Türkiye, Başkanını seçiyor" diyecek misiniz?