Daha geçen gün yazdım: Önümüzdeki 15 yıl içinde ağırladığı turist ve yabancı konuk sayısı en az ikiye katlanacak olan İstanbul'a sadece otel yapmak yetmez.
Otelden başka, kiralık apartman daireleri, stüdyo daireler de olmalı.
Ama o da ne? Dak'ka bir, gol bir: Karaköy, Beyoğlu ve Galata'daki 150 kadar apart otel kapatılmış. (Taraf, 7 Kasım)
Gerekçe ne? İşletme ruhsatları yokmuş... Ruhsat için başvurmuşlar mı? Evet, başvurmuşlar. Peki, niye verilmemiş? Haklarında şikâyet varmış... Neymiş? Yabancılarca mahallelinin namusu bozuluyormuş.
Çoğu yalan söylemiyorsa ne olayım!
Asıl dertleri başka... Bazı apartmanlar, apartotel olmaya uygun. Bunlar daire- daire yabancılara kiralanıyor.
Az ötedeki başka apartmanlar ise uygun değil. Yani apartların mal sahipleri iyi kazanıyor, diğerleri kıskançlıkla seyrediyor.
Sonuç: "Kadın- kız, ahlak- mahlak..." diyerek apartçıların kazancını engellemeye çalışıyorlar.
Bir de kira meselesi var... Şikâyetçiler faraza 500 lira kira ödüyor. Apartoteldeki benzeri bir daire ise ayda diyelim 1000 lira getiriyor. Bunu gören ev sahipleri, kiracılara çıkmaları için baskı yapmaya başlıyor. Çıksınlar ki o da mülkünü aparta versin.
Sonuç: Kiracı da gidip Belediye'ye "Ahlak kalmadı" diye şikâyet ediyor.
Anlamıyorum: Sekiz- on kıskancın ve tutucunun şikâyetiyle mi hareket edilecek bu ülkede?
"Şu semtler turizm ve yabancı ağırlamada geliştirilecek" diyen bir planı yok mu İstanbul'un?

Turizm böyle yönetilmez
Hem "İstanbul bir dünya kentidir" diyeceğiz... Hem de stüdyo daireleri, apartotelleri engelleyeceğiz. Olmaz öyle şey...
Çünkü küreselleşme çağında, insanların bir bölümü göçebe gibi yaşıyor: Kimi zevk göçebesi; yani turist... Kimi de iş gereği göçebe; yani yabancı konuk...
Turist dediğin bir otelde en fazla 15 gün kalır. Ya daha fazla kalması gereken yabancı konuklar? Onları nerede barındıracağız?
Diyelim ki altı aylığına ülkemize gelmiş... Şirketin buradaki elamanlarına eğitim verecek olan bir uzman ve ailesi nerede kalacak? Onlar için en iyi çözüm apartoteller, stüdyo daireler değil mi?
Maksat bu konuklara sıkıntı çektirmek mi? Yoksa burada rahat ettirip, mutlu bir biçimde yaşamalarını sağlamak... Ve Türkiye'ye tekrar gelme arzusu uyandırmak mı?

Biz de yaşadık
Örnek vereyim... Lizbon'a gitmiştik. Geciktiğimiz için kent merkezi yoğundu. Oteller pahalıydı. Bunun üzerine biz de bir dairede kaldık.
Dairede buzdolabı, çamaşır makinesi, yemek takımı, TV filan vardı. Sabun, şampuan, kâğıt havlu gibi ihtiyaçlarımızı marketten kendimiz aldık.
Eğer pahalı bir otelde kalsaydık, bütçemizin çoğu oraya gidecekti. Dairede kalmak ucuza geldi. Kalan parayı kenti gezerken harcadık.
Böylece rahat ettik ve mutlu olduk. Eğer pahalı otelde kalsaydık rahat eder ama mutlu olmazdık. Uzak bir otelde kalmak ise hem rahatsızlık verir, hem de mutsuz ederdi.
Bilmem anlatabildim mi?