Haziran başında Washington'da yapılan Amerikan-Türk İlişkileri Konferansı'nda görüp duyduklarımı, üç yazı halinde sizlere iletmiştim.
Ancak 'Washington İzlenimleri'nin temel konusu, Gezi Parkı Olayları vesilesiyle Başkan Obama ve ABD medyasının tavrıydı.
Konferansta ise savunma, turizm, eğitim, yatırımlar ve tarım meseleleri tartışıldı. Biz esas olarak tarım konusundaki tebliğ ve tartışmaları izledik.
Baştan söyleyeyim: Amerikalılar bir işi el yordamıyla yapmıyor. İlgilendikleri konuda, sürekli bilgi biriktiriyorlar.
ABD'li uzmanların, Türkiye tarımı hakkında, bizim yetkililer kadar bilgi sahibi olduğunu gördük. Bizimkiler ayrıntıda, onlar küresel konularda iyi...
"Tarım oturumlarında seni en çok etkileyen ne oldu" diye sorarsanız... Size iki sayı veririm. Bu sayılar gelecek 17 yılda, yani 2030'da dünyanın alacağı şekil hakkında bize ipuçları sunuyor. İşte o veriler:
Orta sınıf azmanlaşıyor!
2030'a giden süreçte ABD, Almanya, Fransa, Japonya gibi gelişmiş ülkelerdeki orta sınıf yüzde 9 büyüyecek...
Peki aynı sürede, (Türkiye'nin de dahil olduğu) gelişmekte olan ülkelerdeki orta sınıf ne kadar büyüyecek dersiniz? Sıkı durun: Yüzde 88 (yazıyla: yüzde seksen sekiz).
Tabii bu bir ortalama sayı. Kimi ülkeler bunun altında kalacak, kimileri üstüne çıkacak.
Bu verileri dinleyicilere McLarty firmasının Gıda ve Tarım Direktörü Eric Trachtenberg sundu.
Kamu yönetimi ve tarım ekonomisi okumuş olan Eric Bey, daha önce Amerikan devletinde tarım uzmanı olarak çalışmış. Rusya'yı ve Çin'i gayet iyi tanıyor; dillerini konuşabiliyor.
Peki, bu sayılar ne anlama geliyor? Sanırım bir tanesini söylemek yeterli olacaktır:
Tarımsal ürünlere talep müthiş artacak... Bu artış elbette fiyatların yükselmesini de beraberinde getirecek...
Tarıma bir de hayvancılığı eklerseniz... Büyüyen orta sınıfın yarattığı talebin, kırsal alandaki manzarayı radikal biçimde değiştireceği apaçık ortaya çıkar.
Para tarlasının beyleri
Tarım ürünlerindeki fiyat artışı, kentlerde yoğunlaşmış olan sermayenin bir kısmının kırsala akmasına yol açacak.
Şu anda çiftçileşmiş olan kesim... Yani kendi tüketimi için değil, sadece piyasa için üretenler... Elbette bundan yararlanacak.
Ancak yeni bir kesimin daha şekillendiğini göreceğiz: Kent kökenli çiftçiler...
Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde binlerce dönüm arazi almış olan bu iyi eğitimli girişimciler... Teknoloji ve bilgi yoğun bir tarımsal üretimin aktörleri olacaklar.
Bu girişimcilere ne isim vereceğiz? Bilmiyorum. Birlikte düşünelim: Armani Ağa? Tekno-tarımcı? Çipli çiftçi?
Medyada yaşam öykülerini okuyacağız: "Apartman çocuğuydu, mısırın ağası oldu." İstanbul'un lüks otellerinde yapacakları ihtişamlı düğünlere, traktörle geldiklerinde, onlara, "yol yordam bilmeyen cahil köylü" muamelesi yapmayacağız.
İçlerinden biri Boğaz'da yalı aldığında, "EA söylemişti" dersiniz.