Tartışmalara yol açan Gezi Parkı hakkındaki ilk yazılardan birinde, park zemininin Taksim Meydanı ile aynı hizaya getirilmesi gerektiğini söylemiştim. Bu fikirde olan başkaları da var.
Geçenlerde aynı düşünceyi burada tekrarlayınca, mimar Ali Günvar itiraz etti: "Farklı kodlarda niye olmasın" diyor.
Ben mimar veya şehircilik uzmanı değilim. Ama hayatı, insanları gözlüyorum. Ayrıca kendi deneyimlerim de var. Çıkan sonuç şu...
İstanbul Göztepe'de büyük bir park vardır. Hani bir köşesine cami yapılması gündeme gelmişti... Ben de "Aman sakın Bağdat Caddesi kısmına yapmayın. Cenaze kalkacağı zaman trafik altüst olur" demiştim.
İşte bu parkın çevresi eskiden yüksekçe duvarlarla örülüydü. Ağaçlar görünürdü mesela ama banklar gözükmezdi. Parkın o halinden (görece) pek az kişi faydalanırdı.
Daha sonra duvarlar yıkıldı. Belin altında bir seviyeye indirildi. Ve ne oldu biliyor musunuz? Parkın "müşterisi" birden arttı. Oturan, yürüyen, koşan sayısı katlandı.
Benzeri bir etkiyi Beşiktaş'taki Ihlamur Kasrı'nda da gördük. Eskiden burası yüksek duvarlarla çevriliydi. Hatta ben çocukken, "Burada MİT merkezi var" diye laflar dolanırdı kulaktan kulağa.
Nispeten yakın bir tarihte buradaki duvarlar da yıkıldı. "Yahu ne güzel bir yermiş" dedik. Şimdi mekan insanın içine ferahlık veriyor.
Taksim parkı da çok farklı değil. Burada büyük bir hata yapılmış zamanında: Taksim Meydanı tarafından geldiğinizde karşınıza merdivenler çıkıyor.
Merdiven normal şartlarda insanın kullanmak isteyeceği bir mimarlık ögesi değildir. Çünkü zahmetlidir. Ekstra enerji harcamayı gerektirir. İnsanlar "düzayak" alanları tercih eder.
Amaç 'kolaylık' değil mi?
Bazı okurlar "O parkın savunulacak nesi var? Geceleri nahoş işler dönüyor orada" demişti.
Doğru ama sadece bugün için doğru. Yani girişin merdivenlerle zorlaştırıldığı bir durum için geçerli bu eleştiri.
Yıkın merdivenleri... Taksim Meydanı ile aynı seviyeye getirin... Bakın nasıl da doluyor insanlar.
Bir de ağaçlandırıp, çiçeklendirirseniz şahane bir yer olur orası. Tabii geceleri ışıklandırmak ve çeşitli etkinlikler düzenlemek de gerekir.
Gelelim Ali Günvar'ın değindiği alternatife: Tabii farklı yükseltileri olan bir mekan yapılabilir. Tamam ama hedef ne?
Eğer amacımız "güzel görüntü" değil de, öncelikle insanların (kitlelerin) yararlanacağı bir mekan yaratmaksa... O zaman farklı kodlardan kaçınmak gerekir.
Kitlenin gündelik akışı tek taraflı ise... Yani insanlar mekanı faraza doğudan batıya doğru bir hareketlilik içinde kullanıyorsa... O durumda farklı kodlarla aşağıya indirilebilirler. Çünkü merdiveni inmek, çıkmak kadar zahmetli değildir.
Ama tersini yaparsanız... Yani doğudan gelen insanların batıya giderken önlerine merdivenler veya yokuşlar çıkarsanız... Parka ortalama vatandaş gitmemeye başlar. Mekan, kendilerine ayrı yaşam alanları arayan birtakım gruplara hizmet eder hale gelir.
Benim açımdan olay bu...
"Toplum ve Merdiven" adlı bir makale yazsam mı acaba? Malum: Merdiven demek "hiyerarşi" yani "eşitsizlik" demektir!